30 Mart 2012 Cuma

Nazım Hikmet Ran / KIZIL SAÇLISINA

KIZIL SAÇLISINA

Pembe yanaklı al dudaklı bir karım olursa eğer
Olursa 24 ayar ahlaklı
Anama bakar gibi bakar
İlaha tapar gibi taparım!..

Ama!..
Kalleş çıkarsa karım
Anam avradım olsun bir teneke benzin döker yakarım!..

Kimine göre kadın!..
Soğuk kış gecelerinde sarılıp yatmak içindir.

Kimine göre kadın!..
Sıcak harman gecelerinde zil takıp oynatmak içindir.

Kimine göre kadın!..
Ömür boyunca omuzumuzda taşıdığımız.
En büyük sevabımız ve en büyük vebalimizdir.

Ama sen KADINIM!..
Benim için sen..
Ne o...
Ne bu...
Şusun sen!..
Benim can yoldaşım kavga arkadaşımsın…

Nazım Hikmet Ran

27 Mart 2012 Salı

"KARADUT" GERÇEĞİ / CAN DÜNDAR

"KARADUT" GERÇEĞİ / CAN DÜNDAR

1949'da bir gün İstanbul Büyük Kulüp'teki bir toplantıda, davetliler Bedri Rahmi Eyüboğlu'ndan bir şiir okumasını istediler. Eyüboğlu ayağa kalktı ve Karadut'u okumaya başladı:

"Karadutum, çatal karam, çingenem/
Daha nem olacaktın bir tanem/
Gülen ayvam, ağlayan narımsın/
Kadınım, kısrağım, karımsın"...

Bedri Rahmi, şiiri okurken aniden gözlerinden yaşlar süzüldü. Salondaki herkes niye ağladığını anlamıştı;

Tabii herkesten çok, hemen yanı başındaki karısı Eren Eyüboğlu...
Çünkü şiirde "kadınım, kısrağım, karımsın" dediği kadın, karısı değildi.

Bu şiiri 3 yıl önce, bir başka kadın için yazmıştı: Mari Gerekmezyan.

"Kara saplı bıçak gibi"

Mari, Bedri Rahmi'nin asistanlık yaptığı Güzel Sanatlar Akademisi'nin heykel bölümüne misafir öğrenci olarak gelmişti. O dönem askerliğini yapmakta olan şair ressamın sinesine, "kara saplı bir bıçak gibi" saplanmıştı.

Mari, Bedri Rahmi'nin bir büstünü yapmıştı. Bedri Rahmi bu büstü, Mari'nin çeşit çeşit portresiyle ve ona yazılmış şiirlerle yanıtlamıştı. Artık aşklarından bütün İstanbul haberdardı.
Bedri Rahmi, sanatında tam bir patlama yaşıyor, Eren Eyüboğlu ise sabırla eşinin kendisine dönmesini bekliyordu.

Yorgun yürek

"Karadut", 1946'da menenjit tüberküloz kaptı. İyileşebilmesi için antibiyotik lazımdı. Savaş yeni bitmişti ve ilaç ateş pahasıydı. Bedri Rahmi, genç sevgilisine ilaç alabilmek için tablolarını elden çıkarmaya başladı. Ancak bu çabalar da sonuç vermedi ve o yıl İstanbul Alman Hastanesi'nden Mari Gerekmezyan'ın ölüm haberi geldi. Bedri Rahmi yıkılmıştı.

Aşağıdaki şiir, o dönemin ürünüdür:

"Türküler bitti/
Halaylar durdu/
Horonlar durdu/(..)
Hüzün geldi baş köşeye kuruldu /
Yoruldu yüreğim, yoruldu."

Eren Eyüboğlu, eşinin bu zor dönemi atlatmasına yardımcı oldu. Onu yeniden sanatıyla buluşturmak için çabaladı. Başardığını sanıyordu. Ta ki Büyük Kulüp'teki o geceye kadar...
"Karadut"u okurken, Bedri Rahmi'nin yanaklarından süzülen gözyaşları, sevda yarasının hâlâ kapanmadığının kanıtıydı. Bunun üzerine Eren, bir süre Paris'te yaşamaya karar verdi. Oradan eşine yazdığı bir mektupta "o gece"yi hatırlattı:

4 Ocak 1950 - PARIS

"Canuşkam,

Kulüpte bir gece, şiir okumuştun, hani! Hatırladın mı? Gözlerinden, birden yaşlar döküldüğünü görünce içimin karardığını hissetmiştim.

Sesin, nasıl titremişti.

Hey! Bütün bunları hatırlıyor musun? Sanki böğrüme, kızgın bir ütü yapmışmış gibi olmuştum. O gece... Senin seneler sonra bile olsa yanıp tutuştuğunu anlamıştım! Bedri'nin ruhuna, insan üstü bir gücün acıyıp, ona güç vermesi için dua etmiştim.

Ruhunun çektiği acıları Allah dindirsin.

26 Mart 2012 Pazartesi

Ahmet Zekai Yıldız / Ahmet Zekai Yıldız

NAZIM HİKMET
Ne zaman ulu bir çınar görsem,
Nazım düşer aklıma.
Yüreğim üşür, yüreğim donar,
Gözlerim yanar.
Gözlerim uzaklara dalar
Dalar,
Dalarım…
Nerde gölgesiz bir mezar görsem,
Başına çınar dikesim gelir.
Taşına toprağına
“Nazım” yazasım gelir.

Ahmet Zekai Yıldız

Oğuzkan Bölükbaşı / Dostları Olmalı İnsanın

Dostları Olmalı İnsanın
dostları olmalı insanın,
aynen gemilerin limanları gibi
zaman zaman uğradığın
yükünü boşalttığın
dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda

sonra açık denizlere uğurlamalı seni,
geri döneceğin günü bekleme umuduyla
bazan rüzgara o açmalı yelkenini
yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla
halatlarını çözmeli
seni çok
ama çok özlemeli

dostları olmalı insanın,
ermiş, bilge hayatı ezbere okuyabilen
düşünmediklerini düşündüren
seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen
gerektiğinde senin’çün ateşi yutabilen

yolunu ışıtan ustan olmalı,
şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini
sana vermeli soğuk bir kış gününde
üzerindeki tek gömleğini
 
Oğuzkan Bölükbaşı

25 Mart 2012 Pazar

Yahya Kemal BEYATLI / SESSİZ GEMİ

SESSİZ GEMİ

Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,

Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.

Yahya Kemal BEYATLI

24 Mart 2012 Cumartesi

Yahya Kemal BEYATLI / GECE

GECE

Kandilli yüzerken uykularda
Mehtâbı sürükledik sularda.
Bir yoldu parıldayan gümüşten,
Gittik... Bahs açmadık dönüşten.
Hulyâ tepeler hayâl ağaçlar...
Durgun suda dinlenen yamaçlar...
Mevsim sonu öyle bir zaman ki
Gâip bir mûsikîydi sanki.
Gitmiş, kaybolmuşuz uzakta...
Rü’yâ sona ermeden şafakta.

Yahya Kemal BEYATLI

Turgut UYAR / BİR GÜN SABAH SABAH

BİR GÜN SABAH SABAH
Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni...
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
Vapur düdükleri ötmededir.
Etraf alacakaranlık,
Köprü açıktır henüz.
Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam... 

Yolculuğum uzun sürmüş oldukça
Gece demir köprülerden geçmiştir tren.
Dağ başında beş on haneli köyler,
Telgraf direkleri yollar boyunca
Koşuşup durmuş bizle beraber. 

Şarkılar söylemişim pencereden,
Uyanıp uyanıp yine dalmışım.
Biletim üçüncü mevki,
Fakirlik hali.
Lületaşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
Sana Sapancadan bir sepet elma almışım.

Ver elini Haydarpaşa demişiz,
Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
Hava hafiften soğuk,
Deniz katran ve balık kokulu
Köprüden kayıkla geçmişim karşıya,
Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu... 

Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
"Kim o?" dersin uykulu sesinle içerden.
Saçların dağınıktır, mahmursundur.
Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
Fabrika düdükleri ötmededir.
Turgut UYAR

YILMAZ ODABAŞI / Her ateş bir kül, bulur elbet kendine

Her ateş bir kül, bulur elbet kendine;
Her yeşil bir dal,
Her su bir damla,
Her ateş bir kül,
Her takvim bir yıl bulur elbet kendine!
Her yangın bir duman,
Her öğrenci bir okul,
Her artı bir eksi,
Her yol bir taşıt,
Her soru bir yanıt,
Her ressam bir tuval,
Her kış bir ayaz,
Her kitap bir okul,
Her şarap bir adam bulur kendine;
Yeter ki şarap, şarap olsun içen çıkar…
Her deniz bir martı,
Her ömür bir tufan,
Her rüya bir uyku,
Her nota bir şarkı,
Her mezar bir ölüm,
Her ağaç bir kök,
Her dağ bir duman,
Her güneş doğacak bir kuytuluk bulur ya kendine,
Bulur ya; ben senden başka sen bulamam
B u l a m a m !

YILMAZ ODABAŞI

Celal ÇALIK / Takvim Yaprakları

Takvim Yaprakları

eski bir takvim oldu yıllarım.

aydan yıldan değil,
benden kopan anılarım.
ilkbaharım,
inadına mor
ve toz pembe rüyalarım.
minik tahta çantasıyla
okula giden,
çocukluk yıllarım..

ilk göz ağrım,
kabına sığmayan,
delikanlı çağım.
ilk merhabam,
ilk mektubum,
ilk heyecanım
ve terk edilişim...

hayat bu sürprizlerle dolu.
sular kabarıyor.
ben acemi bir kaptan.
ne dümen kalıyor elimde,
ne tekne,
ne de bende, benlik...
devlerle savaşıyorum sanki,
nefret-öfke ve kin
durmadan diriliyor.
ben, her seferinde
ölüyorum.

kavak ağacı bir gün
aklımı veriyor geriye,
evleniyorum.

balayına değil
gurbetlere çıkıyorum ikinci gün
yaşam uğruna.
trenler-istasyonlar,
sevgiler-hasretler,
mektuplar-sıla
ve
kahreden gurbet akşamlarında...
çocuklar büyüyor,
ben aşınıyorum.
eskiden böyle değildi.
zaman ne kadar kötü diyorum.

yaşamak aşk mı hasret mi?
yoksa, bizi gurbetlere sürükleyen,
şu küçücük ekmek mi?

Celal ÇALIK

23 Mart 2012 Cuma

Ömer hayyam / Yüreğim, kimselerden ihsan dileme

Yüreğim, kimselerden ihsan dileme;
Bu amansız felekten aman dileme;
Bil ki, derman aradıkça artar derdin:
Derdinle haldaş ol, derman dileme.
Ömer hayyam

21 Mart 2012 Çarşamba

Yılmaz Güney / Biz de Bilirdik

Biz de Bilirdik

Bilirdik el ele tutmayı
Göz göze bakmayı bilirdik
Yürüyüp sahil boyu şiir okumayı
Çiçek almayı
Üzerine bir dipnot sevgi düşmeyi bilirdik
doluydu ellerimiz kalplerimiz dolu
köşe başları siyaset tartışmalarından fırsat düşmezdi
biz de bilirdik yağmurda yürümeyi
ama parkamız taşımazdı incecik yağmuru
sızardı tenimize
rüyalar görmeyi de bilirdik
gecemiz işgal edilmişti karabasanlarca
dünde sallanır günde sallanır
bilirdik hisli şarkıları armağanı birbirimize bir borç
ondan olacak ki
türküler çağırdık geceler boyu
bilirdik şarap rengi denizin kokusunda
ay ışığı yakmayı
lakin yasaktı
bilirdik güneş altında sıhhate haiz olmayı
küf kokulu karanlıklar öğretti gençlikte solmayı
bilirdik tatmayı dünya mutfağında nice eşsiz lezzeti
lakin güneşi yoğurup koyduk aşımıza
biz de bilirdik sevgiliye karanfil almasını
lakin aç idik yedik karanfil parasını...

Yılmaz Güney

Behçet NECATİGİL / GİZLİ SEVDA

GİZLİ SEVDA

Hani bir sevgilin vardı
Yedi sekiz sene önce,
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce.

Sokakta ayaküstü
Konuştuk ordan burdan,
Evlenmiş, çocukları olmuş
Bir kız, bir oğlan.

Seni sordu
Hiç değişmedi, dedim,
Bildiğin gibi...
Anlıyordu.

Mesutmuş, kocasını seviyormuş,
Kendilerininmiş evleri..
Bir suçlu gibi ezik,
Sana selâm söyledi.

Behçet NECATİGİL

20 Mart 2012 Salı

WILLIAM SHAKESPEARE - 66. SONE

Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e,
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama

WILLIAM SHAKESPEARE - 66. SONE

Shakespeare / Ah, sen kalbimi ezdin geçtin gaddarlığınla

Ah, sen kalbimi ezdin geçtin gaddarlığınla;
Şimdi üstüme atma tüm kötülüklerini!
Beni gözünle değil, şu dilinle yarala,
Hileyle değil, gerçek gücünle öldür beni.
Gözüme baka baka, "Sevdiğim başkası!" de;
Canım, başka bir yana çevirme o bakışı;
Türlü aldatmalarla yaralamak da niye,
Zaten savunma gücü nedir ki sana karşı?
Seni bağışlasam mı? Ah, sevgilim bilir ki
Güzelim bakışları olmuştur bana düşman.
Düşmanları hep benden öteye çevirir ki
Başkaları devrilsin o amansız oklardan.
Vazgeç, işte ben artık yarı ölüyüm ama,
Bak da büsbütün öldür beni, son ver acıma.

Shakespeare

19 Mart 2012 Pazartesi

Aşık İhsani / Yazacağım

Yazacağım

Yazacağım bu can tende
Durana dek yazacağım
Eşitsizlik zincirini
Kırana dek yazacağım

Günüm çıkasıya dardan
Haber gelesiye yardan
Vurguncuyu şahdamardan
Vurana dek yazacağım

Ağalığın çöküşünü
Gür suların akışını
Fakirliğin kalkışını
Görene dek yazacağım

Sorumluyum ben çağımdan
Düz ovamdan dik dağımdan
Sömürgeni toprağımdan
Sürene dek yazacağım

Halkım uyanmasın diye
Gerçekler gizlenir niye
Anayasam raftan köye
Girene dek yazacağım

Aşık İhsani

Sabahattin Ali / Öyle Günler Gördüm Ki

Öyle Günler Gördüm Ki

Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp
Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu,
Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp,
Hayaller alev alev beynimi yakar oldu.
Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.

Her sabah ilk ışiklar gözlerimi oyardı,
Uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı.

Öyle günler gördum ki, duvarlar gelir dile,
Gözumde canlanırdı eşkiya masalları.
Varlığımı sarardı, hain bir isteyişle
Görmediğim yumuşak bir düşmanın elleri
Kafada çelik gibi fikirler dursa bile
Kalplerin eksik olmaz böyle zayıf halleri:

Bazen kendi kendimin elinden kurtulurdum,
Kalbimi bir çamurda çırpınırken bulurdum.

Öyle günler gördüm ki, dost dediğim insanlar
Ben yanına varınca dudağını kıvırdı.
Bir zamanlar yanımda ağız açmayanlar
Sırtımı sıvazladı, bana oğüt savurdu.
Silahsız gördüğüne saldıran kahramanlar
En alçak tekmelerle beni yere devirdi.

Ruhum bir heykel gibi düşüp parcalanırdı.
Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı.

Öyle günler gördüm ki, tabanca sakağımda
Tasarladım aydınlık dünyayı bırakmayı
Gönlüm acıklı buldu, en ateşli çağımda
Sönük bir yıldız gibi boşluklara akmayı
Tabancanın namlusu ısındı yanagımda,
Parmagım istemedi tetiğini çekmeyi

Bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı
Bir şeyler fakat beni yaşamağa bağlardı.

Ey bir tane sevgilim, ben bugün yaşıyorsam
Sanma ki hayat tatlı, insanlar hoş olmustur,
Dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam
Etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur
Yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam:
Seni her andığımda gözlerim yaş olmuştur

Yaşlar ki bir ırmaktır, dertleri sürür gider,
Gözyaşları içinde seneler yürür gider.

Yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman,
Bana: Yaşa der gibi gülen senin yüzündü.
Dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman
Bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı.
Yaşaran gözlerimde, güneş battığı zaman
Sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi.

Sen aklıma gelince her şey gülümserdi.
Ağaçlar sarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi.

Ey sevgilim, bilirsin benim ne çektiğimi:
Garip başimın derdi bir yürek taşıyorum.
Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı:
İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.
Görünce gülme sakın çırpınıp aktıgımı:
Ilık ve aydınlık bir denize koşuyorum.

Sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de,
Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende.
 
Sabahattin Ali
 

17 Mart 2012 Cumartesi

NAZIM HİKMET / CEVİZ AĞACI

CEVİZ AĞACI

Başım köpük köpük bulut,
içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril.
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil
Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var,
Yüz bin elle dokunurum sana, Istanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir.Şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, Istanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında

NAZIM HİKMET

Ömer HAYYAM / Gerçeği bilemeyiz madem, ne yapsak boş

Gerçeği bilemeyiz madem, ne yapsak boş;
Ömür boyu kuşku içinde kalmak mı hoş?
Aklın varsa kadehi bırakma elden
Bu karanlıkta ha ayık olmuşsun, ha sarhoş.

Ömer HAYYAM

Orhan Veli / AYRILIŞ

AYRILIŞ
Bakakalırım giden geminin ardından,
Atamam kendimi denize,
Dünya güzel.
Serde erkeklik var,
Ağlayamam...

Orhan Veli

16 Mart 2012 Cuma

Aziz NESİN / BAĞIŞLA

BAĞIŞLA

Ya zamanından çok erken gelirim
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi

Mutluluğa hep geç kalırım
Hep erken giderim mutsuzluğa
Ya her şey bitmiştir çoktan
Ya hiçbir şey başlamamış

Öyle bir zamanına geldim ki yaşamın
Ölüme erken sevgiye geç
Yine gecikmişim bağışla sevgilim
Seviye on kala ölüme beş

Aziz NESİN

15 Mart 2012 Perşembe

Aşık Daimi - Tercan / Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım

Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım

Ne ağlarsın benim zülfü siyahım
Bu da gelir bu da geçer ağlama
Göklere erişti figanım ahım
Bu da gelir bu da geçer ağlama

Bir gülün çevresi dikendir hardır

Bülbül har elinden ah ile zardır
Ne olsa da kışın sonu bahardır
Bu da gelir bu da geçer ağlama

Daimi'yem her can ermez bu sırra

Gerçek kamil olan yeter o nura
Yusuf sabır ile vardı Mısır'a
Bu da gelir bu da geçer ağlama

Aşık Daimi - Tercan

La Fontaine / Dostluk

Dostluk
Sokrates bir ev yaptırmış nasılsa,
Eş dost başlamış kusur bulmaya.
Kimi içini beğenmemiş,
Kızmayın ama, demiş
Şanınıza lâyık değil odaları.
Kimi cephesine çatmış,
Karşıdan görünüş berbatmış.
Hepsine göre de çok darmış bu ev.
Kim sığarmış bu kulübeye?
Koca filozof:
Ah demiş, keşke bu evin alabileceği kadar
Gerçek dostum olsa!
Sokrates' in sözü yerinde,
Bir ev dolusu gerçek dost nerede?
Sözde herkes dost, ama gel de inan.
Dosttan bol şey de yok dünyada,
Dosttan az şey de !..

La Fontaine

14 Mart 2012 Çarşamba

Ömer HAYYAM / Gençlik bir kitaptı, okuduk bitti

Gençlik bir kitaptı, okuduk bitti;
Canım bahar geçti çoktan, kış şimdi.
Hani sevincin, o cıvıl cıvıl kuş?
Nasıl, ne zaman geldi, nasıl gitti?

Ömer HAYYAM

Victor Hugo / Bir çocuğa "yalan söyleme"demeyin

Bir çocuğa "Yalan söyleme!" demeyin.
"Doğruyu söyle!" deyin.
Birincide suçlamış,
İkincide ise yol göstermiş olursunuz.

Victor Hugo

13 Mart 2012 Salı

Anne Garborg / Para ile her şeye sahip olunacağı söylenir

Para ile her şeye sahip olunacağı söylenir!..
Yiyecek satın alabilirsin, ama iştah satın alamazsın.
İlaç alırsın ama sağlık alamazsın.
Bilgi alırsın ama bilgelik alamazsın.
Gösteriş alırsın ama güzellik alamazsın.
Eğlence alırsın ama neşe alamazsın.
Tanıdık alırsın ama dost alamazsın.
Hizmetçi alırsın ama sadakat alamazsın.
Boş vakit alırsın ama huzur alamazsın.
Para ile her şeyin kabuğunu alır ;
Hiçbir şeyin çekirdeğini alamazsın!..

Anne Garborg

12 Mart 2012 Pazartesi

Bedri Rahmi EYÜBOĞLU / MARİFET

MARİFET
Marifet hiç ezilmemek bu dünyada
Ama biçimine getirip ezerlerse
Güzel kokmak
Kekik misali
Lavanta çiçeği misali
Fesleğen misali
Itır misali
İsâ misali
Yunus misali
Tonguç misali
Nâzım misali

Bedri Rahmi EYÜBOĞLU

CAN YÜCEL / Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla

Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla,
Yaşlanmak hoş değil, duvarlara baka  baka.
Bir dost göz arayışıyla,
Saat tıkırtısıyla...
Korkmam geçinip gideriz biz mutlulukla,
Ama;
''Günün aydın, akşamın iyi olsun!'' diyen biri olmalı.
Bir telefon çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.

Yoksa zor değil, hiç zor değil,
Demli çayı bardakta karıştırıp
Bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama ''Çaya kaç şeker alırsın?''
Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra...

CAN YÜCEL

Ümit Yaşar OĞUZCAN / KUM

KUM
Sen kum nedir bilmezsin
Deniz nedir görmedin ki.
Yum gözlerini zamanı düşün,
Deniz bir gözünde
Kum bir gözündedir...

Sen taş nedir bilmezsin
Dağa çıkmadın ki.
Yürü ufuklara doğru,
Dağ bir ayağında
Taş bir ayağındadır...

Sen kül nedir bilmezsin
Ateş yakmadın ki.
Uzat ellerini gökyüzüne,
Ateş bir elinde
Kül bir elindedir...

Sen kan nedir bilmezsin
Ölmedin,öldürmedin ki.
Yat toprağa boylu boyunca,
Ölüm bir yanında
Kan bir yanındadır...

Sen aşk nedir bilmezsin
Beni sevmedin ki.
Ağla, ağlayabildiğin kadar,
Bütün güzellikler sende aşk
Aşk, bendedir.


Ümit Yaşar OĞUZCAN

11 Mart 2012 Pazar

AZİZ NESİN / ARKADAŞIM BADEM AĞACI

ARKADAŞIM BADEM AĞACI
Sen ağaçların aptalı, Ben insanların...
Seni kandırır havalar, Beni sevdalar...
Bir ılıman hava esmeye görsün,
Düşünmeden gelecek karakış. Açarsın çiçeklerini...
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü...
Bir güler yüz, Bir tatlı söz, Açarım yüreğimi hemen...
Yemişe durmadan çarpar seni karayel. Beni karasevda...
Hem de bilerek kandırıldığımızı...
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza...
Koo desinler bize şaşkın!.. Sonu gelmese de hiçbir aşkın...
Açalım yine de çiçeklerimizi... Senden yanayım arkadaşım...
HAVANI BULUNCA AÇ ÇİÇEKLERİNİ...
Nasıl açıyorsam yüreğimi... Belki bu kez kış olmaz...
Bakarsın sevdan düş olmaz...
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama,
Vur kendini sen de bu güzel havaya....
AZİZ NESİN

10 Mart 2012 Cumartesi

Ömer Hayyam / Öldük, dünyayı şaşkın bırakıp gittik

Öldük, dünyayı şaşkın bırakıp gittik;
Yüzlerce incimiz vardı delinmedik.
Sersemliği yüzünden bilgisizlerin
Renk renk düşünceler kaldı söylenmedik.

 Ömer Hayyam

9 Mart 2012 Cuma

V. Hugo / Ağlamak için gözden yaş mı akmalı

Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken insan ağlayamaz mı?

Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende, güzel bir ruh
kalbi bağlayamaz mı?

Hasret; Özlenenden uzak kalmak mıdır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?

Hırsızlık; para, mal çalmak mıdır?
Saadet çalmak, müthiş hırsızlık olamaz mı?

Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül, dalında solmaz mı?

Öldürmek için silah, hançer mi olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah,
Gülüş, kurşun olamaz mı?

V. Hugo

8 Mart 2012 Perşembe

Ömer HAYYAM / Feleğin çarkı dönmeyecek madem muradımca

Feleğin çarkı dönmeyecek madem muradımca,
Gökler ha yedi kat olmuş, ha sekiz bana ne ?
Ölüm bütün isteklerimi yok ettikten sonra
Ha dağda kurt yemiş beni, ha mezarda karınca.

Ömer HAYYAM

7 Mart 2012 Çarşamba

ÖMER HAYYAM / Dünya, üç beş bilgisizin elinde

Dünya, üç beş bilgisizin elinde
Sanırlar ki tüm bilgiler kendilerinde
Üzülme, eşek eşeği beğenir
Bir hayır var sana kötü demelerinde

ÖMER HAYYAM

Aret Vartanyan / Kaybetmekten mi korkuyorsun; kaybet.

Kaybetmekten mi korkuyorsun; kaybet.
Düşmekten mi korkuyorsun; düş.
Yaralanmaktan mı korkuyorsun; yaralan.
Sonra iyileş.
Yeniden kalk.
Yeniden başla.
Yeniden sev.
Yeniden âşık ol.
Bir daha mı düştün?
Bir daha kalk.
Er ya da geç, beklediğin gelecek.
Er ya da geç aradığın seni bulacak.
Ama sen bir kez yıldın mı, korktun mu,
Maskeni yüzüne geçirip kalkanlarını kuşandın mı, o zaman bitecek.

Beklediğin her ne ise asla gelmeyecek!..

Aret Vartanyan

ÖMER HAYYAM / Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin

Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin
Tekkede, manastırda eremezsin.
Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada
Cennetin, cehennemin üstündesin.

ÖMER HAYYAM

5 Mart 2012 Pazartesi

AZİZ NESİN / SÖZ

SÖZ
Bilirsiniz sözümde hep durmuşumdur duracağım
Sevgilime sözverdim ben yirmi yıl yaşayacağım
Düşmanlarım sevinmesin yirmi yıl sonra yok diye
Belli değil yirmi yıla ne zaman başlayacağım.

AZİZ NESİN

Aziz Nesin / Yan yana geldikçe daha uzak

Yan yana geldikçe daha uzak
Birlikteyken daha kimsesiz
Bir ağrı sızım sızım yeri belirsiz
O da yalnız
Ben de yalnız
Acılar tütüyor bacamızdan
Görünmeyen taş duvarlar örmüşüz
Duvar olduk kendimize kendimiz
Ne yana dönsek
Kendimize çarparız...

Aziz Nesin

M E S E L A / (Merve Okudan)

MESELA diyorum;
Bu gece bir DELİLİK yapsam!..
Bıraksam MUTFAKTA biriken bulaşıkları,
Çeksem arkamdan kapıyı,
KADIN başıma gitsem bir meyhaneyi dağıtsam!..
... FONDA bir masa, Arkada Sezen'in şarkıları çalsa;
Ben AĞLASAM... Şişenin dibine dibine vursam!..
MESELA diyorum;
Sokaklardan bütün ERKEKLERİ kovsam,
Bu gecelik evlerinde otursalar...
Korkmadan dolaşsam bütün şehri,
Kimse DOKUNMASA bana,
Bir sandalda sabahlasam!..
Alabildiğince KADIN,
Alabildiğince ÖZGÜR olsam.
Küfür etsem ağız dolusu, utanmasam;
Şehre isyanımı haykırsam.
Kim bilir kaç kere satılmıştır, bu dünyanın ANASI !..
MESELA diyorum; Bu gecede ben BABASINI satsam !..

M E S E L A !!!!!!!!!!!!!...

(Merve Okudan)

CAN YÜCEL / Aslında hiç kimse sevmedi

Aslında hiç kimse sevmedi,
Bir ben sevdim seni...
Severmiş gibi değil... Kana kana... sevdim...
Tıka basa ...
Dolu dolu sevdim...
Aslında kimse sevmedi seni,
Sevmekten çekindi...
Oysa ben...
Yana yana sevdim...
Bile bile sevdim...
Aklımdan zorum var gibi,
Aklıma silah dayanmışcasına,
Mecburmuş gibi,
Başka çarem yokmuşcasına
Bir ben sevdim seni...
Aslında bir sen sevmedin beni,
Herkesi sevdiğin gibi . . .

CAN YÜCEL

3 Mart 2012 Cumartesi

Müjdat Gezen / Ne zaman adam gibi adam oluyor insan

Ne zaman adam gibi adam oluyor insan?
Çok gezdiğinde mi, çok gördüğünde mi
Çok bildiğinde mi ?..
Çok ünlü, çok zengin olduğunda mı; çok sevildiğinde mi ?..
Yoksa bunların hepsi bir kenara
ADAM GİBİ SEVDİĞİNDE mi ?!...

Müjdat Gezen

Yusuf Hayaloğlu / Demedim Mi Haydar

Demedim Mi Haydar?

Biz dağlarda keklik idik
Şimdi bu çöplükte karga olduk
Bizim de boyumuzu aştı bu şehir
Yerlere serildik madara olduk

Demedim mi Haydar Demedim mi sana
Bu İstanbul yutar adamı
Demedim mi Haydar demedim mi söyle
Bu şerefsiz geceler satar adamı

Biz umutlar yolcusuyduk
Rakı sofrasında bir meze olduk
Bizimde harcımız değildi sevmek
Yosmalar içinde kepaze olduk

Yusuf Hayaloğlu

2 Mart 2012 Cuma

Ahmed ARİF / SEVDAN BENİ

SEVDAN BENİ

Terk etmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terk etmedi sevdan beni...

Ahmed ARİF

1 Mart 2012 Perşembe

Nazım Hikmet / Bin 'günahın' olsa da bana

Bin 'günahın' olsa da bana,
Bir gün 'ahım' yok sana!..

Nazım Hikmet

OSHO / Aşıkken tam yaşamalısın

Aşıkken tam yaşamalısın...
Ağla, üzül, berduş ol...
Zaman olur ruhun kanatlanır,
Ve bir zaman olur yüreğin büzüşür üzüntüden...
Nasıl gerekiyorsa öyle yaşa...
Bırak karşındaki sana yalanlar söylesin, oyunlar oynasın;
Bu senin sorunun değil ki...
O eksik kalsın, sen tam yaşa;
Aşık olma, AŞK OL !..

OSHO