28 Şubat 2012 Salı

Refik DURBAŞ / ÇIRAK ARANIYOR

ÇIRAK ARANIYOR
Elim sanata düşer usta
Dilim küfre, yüreğim acıya
Ölüm hep bana
Bana mı düşer usta?

Sevda ne yana düşer usta
Hicran ne yana
Yalnızlık hep bana
Bana mı düşer usta?

Gurbet ne yana düşer usta
Sıla ne yana
Hasret hep bana
Bana mı düşer usta?

Refik DURBAŞ

Sezai KARAKOÇ / Yağmur Duası

Yağmur Duası

İyi ki bilmiyor kalabalıklar
Yağmura bakmayı cam arkasından
İnsandan insana şükür ki fark var
Birine cennetse birine zindan
İyi ki bilmiyor kalabalıklar

Ben geldim geleli açmadı gökler
Ya ben bulutları anlamıyorum
Ya bulutlar benden bir şey bekler
Hayat bir ölümdür, aşk bir uçurum
Ben geldim geleli açmadı gökler

Sezai KARAKOÇ

Ahmed ARİF / ÖYLE YIKMA

ÖYLE YIKMA

öyle yıkma kendini
öyle mahsun, öyle garip...
nerede olursan ol
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne üstüne
tükür yüzüne celladın
fırsatçının, fesatçının, hayının...
dayan kitap ile
dayan iş ile
tırnak ile, diş ile
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni!

Ahmed ARİF (rüsva: rezil)

Bülent Ecevit / GÖÇMEN

GÖÇMEN

Sevdiklerimin başında bir bilmediğim
Görmediğim özlemediğim özlediklerimin başında

Yurdum olmadan sıladayım
Kimsem ölmeden yasta
Yollarda gözlediğim ne
Mektuplarda beklediğim ne

Nereden sürmüşler beni buralar nere
buralar nere, buralar nere

Bir bildiğim olmalı, bilmez olmuşum
Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum
Buralara konmuş göçmen olmuşum
Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum

Bülent Ecevit

27 Şubat 2012 Pazartesi

Thales'e sormuşlar:

Thales'e sormuşlar:

En eski olan nedir?
" Tanrı'dır, başlangıcı yoktur çünkü"
Ya en güzel şey?
" Dünya, Tanrı'nın işidir o çünkü "
Ya en büyük şey?
" Uzay, her şeyi içerir çünkü"
Ya en hızlı şey?
" Düşünce, her yere atılır çünkü"
Ya en güçlü şey?
" Zorunluluk, her şeye boyun eğdirir çünkü"
Ya en bilge şey?
" Zaman, her şeyi öğrenip meydana çıkarı çünkü"
Ya en yaygın şey?
" Umut, hiçbir şeyi olmayan kimselerde bile kalır çünkü"
Ya en yararlı şey?
" Erdem, her şeyi iyi kullandırır çünkü"
Ya en zararlı şey?
" Kötülük, her şeyi bozar çünkü"
Ya en kolay şey?
" Doğaya uygun olan şey; her şeyden, hatta zevkten bile usanılır çünkü"

Miletli THALES

(MÖ 624 – MÖ 546), Sokrates öncesi dönemde yaşamış olan Anadolulu bir filozoftur. İlk filozof olduğu için felsefenin ve bilimin öncüsü olarak adlandırılır. Eski Yunan'ın Yedi Bilgelerinin ilkidir. Birçok kişi tarafından felsefe ve bilimin kurucusu olarak düşünülür.

Yılmaz GÜNEY / Kavgayı bir yaprağın üzerine yazmak isterdim

Kavgayı bir yaprağın üzerine yazmak isterdim,
sonbahar gelsin yaprak dökülsün diye.

Öfkeyi bir bulutun üzerine yazmak isterdim,
yağmur yağsın bulut yok olsun diye.

Nefreti karların üzerine yazmak isterdim,
güneş açsın karlar erisin diye.

ve D o s t l u ğ u
ve S e v g i y i

Yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreğine yazmak isterdim
Onlarla birlikte büyüsün bütün dünyayı sarsın diye...

Yılmaz GÜNEY

Ömer HAYYAM / Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz

Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz:
Kuklacı Felek usta, kuklalar da biz.
Oyuna çıkıyoruz birer, ikişer ikişer;
Bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz.

Ömer HAYYAM

26 Şubat 2012 Pazar

Hasan Hüseyin Korkmazgil / Akarsuya Bırakılan Mektup

Akarsuya Bırakılan Mektup

incecikti
gül dalıydı
dokunsam kırılacaktı
dokunmadım
kurudu
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
ağaçlar bükmesinler n’olursun boyunlarını
neden akşam oluyorum tren kalkınca
kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
az önceki çiçekler nasıl da diken diken
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç

o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik, bitti
o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı
oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç

Hasan Hüseyin Korkmazgil

Nazım Hikmet / Davet

Davet

Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim...

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim... 
 
Nazım Hikmet Ran  

25 Şubat 2012 Cumartesi

Paul Auster / Bir güzellik yap kendine

Bir güzellik yap kendine!
Sev kendini, kimseleri sevmediğin kadar.
Mutlu ol varlığınla!
Bırak seni sevmeyenler üzülsün!
Yüreklerine sığamayacak kadar büyüksün diye!

Paul Auster

Bedri Rahmi EYÜBOĞLU / KARADUT

KARADUT

Kara dutum, çatal karam ,çingenem
Nar tanem , nur tanem , bir tanem,
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın oğulum
Günahımsın vebalimsin .
Dili mercan , dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum,
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum ,çatal karam çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem?

Bedri Rahmi EYÜBOĞLU

İlhan BERK / Ne zaman seni düşünsem

Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm
Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni
Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları

İlhan BERK

Murat Arıcı / BIKTIM

BIKTIM

Ömrün baharında yorgun düşüren,
Yıllara göz kırpan hazandan bıktım.
Hiç yoktan ensemde boza pişiren,
Derdi deva diye yazandan bıktım.

Bir arı misali gezerken gülü,
Fırtına çıkarıp kırdıran dalı,
Henüz peteğime yaptığım balı,
Ansızın gelip de bozandan bıktım.

Çalışıp didindim başardım işi,
Rüsva eylemedim hem dostu, eşi.
Aramam der iken üç ile beşi,
Haksıza hak veren mizandan bıktım.

Fikrimi söyledim; dinlemediler,
Aşağı bak da bir şükret dediler,
Kendileri ne var ise yediler,
Burnu Kaf dağında gezenden bıktım.

Gayret edip zora yine dayandım,
Bu yoldan menzile varılır sandım,
Hepsi bir rüyaymış; şimdi uyandım,
Bizleri kandıran düzenden bıktım.

Murat Arıcı

Hasan İzzettin Dinamo / İnsanın Kahpesi

İnsanın Kahpesi
İnsanın kahpesi
Ne arslana, ne kaplana benzer.
İnsanoğlunun kahpesi
İlk bakışta sana bana benzer.

İnsanoğlunun kahpesi
Arslandan, kaplandan yırtıcı.
İnsanoğlunun kahpesi
Her yanda haklı, her işte haklı
Hem de gürültücü, patırtıcı.

Onca sıfırdır
Doğanın her güzel yarattığı
Ya da sanatçının her güzel dediği
Dana beynini beğenmez
İnsan beynidir yediği.

Sabrımızı yer kıtır kıtır çerez yerine.
Cellattan bile daha kaygusuzdur
Namuslu insanın üzüntülerine...

Hasan İzzettin Dinamo

24 Şubat 2012 Cuma

NAZIM HİKMET / CEVİZ AĞACI

CEVİZ AĞACI

Başım köpük köpük bulut,
içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril.
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil
Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var,
Yüz bin elle dokunurum sana, Istanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir.Şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, Istanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında

NAZIM HİKMET

Ömer HAYYAM / Bu dünya iki kapılı bir han

Bu dünya iki kapılı bir han,
Girdi mi dertlere düşer insan.
Tanınmadan yaşamak en iyisi:
Elinde olsa da hiç doğmasan.

Ömer HAYYAM

Nazım Hikmet / Yolunu beklerken daha dün gece

Yolunu beklerken daha dün gece,
Kaçıyorum bugün senden gizlice.
Kalbime baktım da işte iyice;
Anladım ki, sen de 'herkes' gibisin!

Nazım Hikmet

Ömer Hayyam / Her sabah yeni bir gün doğarken

Her sabah yeni bir gün doğarken
Bir gün de eksilir ömürden.
Her şafak bir hırsız gibidir
Elinde bir fenerle gelen...

Ömer Hayyam

Aşık Kul Hakkı / ZAT-I ŞAHANE’ ye

Aruz vezni ile...

ZAT-I ŞAHANE’ ye

Duydum hastalanmışsın, çok büyük geçmiş olsun,
Hırsınla hırpalanan bedenin şifa bulsun
Temenni ederim ki, ameliyatta doktor,
Kalan vicdanını da kesip atmamış olsun.
Millet seni bekledi Sultan Fatih’ten beri
Padişahım sayende tarihe döndük geri.
Suriye’yi fethettin, titrettin İsrail’i
Umarım, Amerika bundan ders almış olsun
Devrinde ne konuşan, ne kitap yazan kaldı,
Hırsızın, uğursuzun dosyaları aklandı
Hainler Silivri’ye, Hasdal’a postalandı
Korkarım, zulmedecek kimse kalmamış olsun.
Bin değil, yüzbin Mele az gelir memlekete
Kurulmalı tez elden her köye bir medrese
Örtülü ödenekten yesinler kese kese
Her cemaat payını hakça bölüşmüş olsun.
Sayende sindi terör, sıfır sorun netleşti,
Hem Sarkozi hem Merkel Karşında cüceleşti
İran demokrat oldu, Mısır tam Laikleşti
Dilerim ki ümmetin dehanı sezmiş olsun.
Özel Mahkemelerin el atıyor her işe
Okunuyor rakibin beynindeki düşünce
Muhalefet yönünden ters bir rüzgar esince
Sabaha karşı eve polis gelmemiş olsun.
Beşikteki bebeler Arapça “hu” çekecek
Öğrenciler umre’de Ahlakı öğrenecek
Cinsel taciz, işkence tarihten silinecek
Yeter ki cinsi latif tahrik etmemiş olsun.
Dokunan yanıyormuş, bırak ben de yanayım
Saflar ayrışıyorsa, Atatürk’ten yanayım,
Takiyye yapmadım ki, gerçekten utanayım
Boğazımdan bir lokma haram geçmemiş olsun.
Ulusal benliğimi silsen de perde perde
Coşkuyla gülmesen de kutlu Milli günlerde
Şanla şerefle dolu yaşayan devrimlerde
Yüreğimde tutuşan ateş sönmemiş olsun.
                                                               
Aşık Kul Hakkı

23 Şubat 2012 Perşembe

Ömer Hayyam / Var mı daha ağır yük zamanı çekmek kadar

Var mı daha ağır yük zamanı çekmek kadar.
Yaşama sebebimsin, su kadar, ekmek kadar.
Ayrılığın, özlemin... her şeyin bir hazzı var.
Seni anlamak da güzel, seni beklemek kadar.

Ömer Hayyam

22 Şubat 2012 Çarşamba

Ömer Hayyam / Öldük, dünyayı şaşkın bırakıp gittik

Öldük, dünyayı şaşkın bırakıp gittik;
Yüzlerce incimiz vardı delinmedik.
Sersemliği yüzünden bilgisizlerin
Renk renk düşünceler kaldı söylenmedik.

Ömer Hayyam

Hasan Hüseyin Korkmazgil / Bir Örnek İnsan Portresi

Bir Örnek İnsan Portresi

demek hiç aç kalmadın sen öyle mi
açıkta kalmadın ha?
kirinden gömleğinin
dirseğinin yamasından
eziklik duymadın ha?
bravo be
aşkolsun şu adama vallahi!


demek hiç sövmediler anana avradına
hiç kimseye sövmedin ha?
bir gececik olsun çekip kafayı
şakır şakır oynamadın
hıçkırarak ağlamadın öyle mi?
bravo be
aşkolsun şu adama vallahi!


demek yalnızlıktan böğürmedin hiç
akrep sokmuş gibi sıçramadın geceleri ha?
hiç sevmedin öyle mi
kendini öldürmeyi çekip gitmeyi
büyük işler becermeyi düşünmedin ha?
bravo be
aşkolsun şu adama vallahi!


demek bu musluklar hep bu ellerde
bu düzen bu dünya bu gidiş
sen hep böyle mutlu kişi örnek vatandaş
giden ağam gelen paşam, öyle mi?
bin yaşasın seni sokmayan yılan
sen mi kaldın düzeltecek, öyle mi?
haksızlığa uğramadın taşlanmadın ha?
ne şam'ın şekeri, ha
ne arabın yüzü, ha?
yaşadın da bunca yıl şu bataklıkta
gül sandın bu kokuyu öyle mi?
hadi be hırbo sen de
adam mısın sen de be!

Hasan Hüseyin Korkmazgil

Alex Kanevsky / İnsanoğlu Virgülü Kaybetti

İnsanoğlu bir gün;

Virgülü kaybetti:
Söyledikleri birbirine karıştı.

Noktayı kaybetti:
Düşünceleri uzayıp gitti, ayıramadı onları.

Ünlem işaretini kaybetti bir gün de:
Sevincini, öfkesini, bütün duygularını kaybetti.

Soru işaretini kaybetti bir başka gün:
Soru sormayı unuttu.
Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.

İki noktayı kaybetti bir başka gün:
Hiçbir açıklama yapamadı.

Hayatının sonuna geldiğinde
Elinde sadece tırnak işareti kalmıştı.
“İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca."

Alex Kanevsky

Orhan Veli Kanık / Bedava yasıyoruz

Bedava yasıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yasıyoruz, bedava.

Orhan Veli Kanık

21 Şubat 2012 Salı

Yunus Emre / Hoştur bana senden gelen

Hoştur bana senden gelen,
Ya gonca gül, yahut diken.
Ya hayattır, yahut kefen.
Nârın da hoş, nurun da hoş.
Kahrın da hoş, lütfun da hoş.

Yunus Emre

Yunus Emre / Sular hep aktı geçti, kurudu vakti geçti

Sular hep aktı geçti, kurudu vakti geçti,
Nice han nice sultan, tahtı bıraktı geçti,
Dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti.

Yunus Emre

Özdemir Asaf / Tıka basa sevmişim seni

Tıka basa sevmişim seni.
Ağzımı her açtığımda;
Dudaklarımdan kelime kelime dökülüyorsun !..
Eksilmenden korkuyorum !..
Ne mi yapıyorum ?..
Konuşmuyorum, yazıyorum...

Özdemir Asaf

Özdemir Asaf / Konuşmak, susmanın kokusudur

Konuşmak, susmanın kokusudur.
Ya sus git, ya konuş gel, ortalarda kalma.
Yalan, korkaklığın tortusudur.
Dürüst kaba ol, eğreti saygılı olma…

Özdemir Asaf

Ömer HAYYAM / Bu zamanda az dostun olsun, daha iyi

Bu zamanda az dostun olsun, daha iyi.
Herkesle uzaktan hoş beş edip geçmeli.
Can gözünü açınca görüyor ki insan
En büyük düşmanıymış en çok güvendiği.

Ömer HAYYAM

20 Şubat 2012 Pazartesi

Sabahattin Ali / Leylim Ley

Leylim Ley
Döndüm daldan düşen kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarin çıplak ayağına sür beni

Aldım sazı çıkmış gurbet görmeye
Dönüp yare geldim yüzüm sürmeye
Ne lüzum var şuna buna sormaya
Senden ayrı ne hal oldum gör beni

Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni

Yedi yıldır uğramadım yurduma
Dert ortağı aramadım derdime
Geleceksen bir gün düşüp ardıma
Kula değil yüreğine sor beni

Sabahattin Ali

Hasan Hüseyin Korkmagil / Amenna

Amenna

Yaşayanlar bir gün ölür elbette
Ağaçlarla, balıklarla
Kuşlarla ben amenna

Ağlayanlar bir gün güler elbette
Uyanmakla, Anlamakla
Bilmekle ben amenna

Kısa çöp uzun çöpten hakkını alır elbette
Direnmekle, kurtulmakla
Barışla ben amenna

Öyle bir yerdeyim ki
Ne karanfil, ne kurbağa
Öyle bir yerdeyim ki
Bir yanım mavi yosun
Dalgalanır sularda
Bir yanım çocuk parkı çığlık çığlığa
Öyle bir yerdeyim ki
Anam gider allah allah
Dölüm düşmüş sokağa

Dostum dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe

Hasan Hüseyin Korkmagil

ATTİLA İLHAN / ADIM SONBAHAR

ADIM SONBAHAR

nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır

oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar

ATTİLA İLHAN

Ömer Hayyam / "İçme artık, Hayyam!" diyorlar bana

"İçme artık, Hayyam!" diyorlar bana
Oysa ben içince anlıyorum;
Lalelerin, güllerin, zambakların dilini
Ve karşımda suskun duran sevgilimi...

Ömer Hayyam

Victor Hugo / Dilenmeyeceğim

Dilenmeyeceğim

Sen her gün köşe başlarında
Yırtık urbanla kirli ellerinle
Avuç açan sefil insan
İnan yok farkımız birbirimizden

Sen belki tüm yaşamınca dileneceksin
Beklediğin beş kuruşu biri vermezse
Ötekinden isteyeceksin

Ama ben tüm yaşamım boyunca
Tek bir kez dilendim
Bir acımasız kalbin sevdası ile alevlendim.
Öylesine boş öylesine açık kaldı ki elim
Yemin ettim bir daha dilenmeyeceğim...

Victor Hugo

19 Şubat 2012 Pazar

Ömer HAYYAM / Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim

Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;
Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim;
Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.

Ömer HAYYAM

Can DÜNDAR / ESKİDEN

ESKİDEN

Çember çevrilir,
Su musluktan içilir,
Ağaçlara tırmanılırdı.
Bebekler bezden,
Silahlar tahtadan,
Resimler kömür karasından yapılırdı.
Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin
İsimleri konulur,
Saatli maarif okunurdu.
Komşuda pişen
Bize…
Bizde pişen komşuya düşerdi.
Geceler ayaz,
Sokaklar karanlık,
Yıldızlar parlak olurdu.
Turşu, salça, mantı
Evde yapılır,
Karpuz kuyuda soğutulurdu.
Erik ağacının çiçeği,
Pencere camımıza yaslanır,
Güz yaprakları bahçemize düşerdi.
Kardan adam yapılır,
Evlerde soba yakılır,
Kış gecelerinde masal anlatılırdı.
Merdiven çıkılır,
Aidat ödenmez,
Yönetici seçilmezdi.
Evler badanalı,
Sokaklar lambasız,
Mahalleler bekçili olurdu.
Ajans radyodan dinlenir,
Çizgi roman okunur,
Defterlere kenar süsü yapılırdı.
Hayat,
Arkası yarın gibiydi,
Kesintisizdi.
Her gün yaşanacak bir şey vardı.
Herkes kendi düşünü kurar,
Kendi hayatını oynardı.

Şimdi,
Herkes
Yoğun,
Yorgun
Ve
Tek başına…

Can DÜNDAR

Özbek İNCEBAYRAKTAR / KÖY ENSTİTÜLERİ

KÖY ENSTİTÜLERİ

Onlar, Köy çocuklarıydı.
Köy çocuklarıydı
Kurumuş çalılar gibiydiler bozkırda.
Kavrulmuş ekinler gibiydiler.
Geldiler,
Yalın ayakları

Ve
Yırtık mintanlarıyla geldiler,
Gönen’e, Aksu’ya, Kepirtepe’ye.
Ezilmiş, sömürülmüş, horlanmış

Ve
Unutulmuştular bin yıldır.
Ferhat oldular,
Yardılar İdris Dağını.
Gürül gürül akıttılar suyunu,
Hasanoğlan’a.
Köroğlu oldular,
Kafa tuttular Bolu Beylerine.
Yıktılar saltanatını ağaların.
Tolstoy’u Balzac’ı okudular koyun güderken.
Mozart’ı, Bethoven’i çaldılar dağ başlarında.
Moliere’i, Sophokles’i oynadılar.
Horon teptiler Beşikdüzü’nde kol kola.
Halay çektiler Yıldızeli’nde türkülerle.
Diz vurdular Ortaklar’da efece...

Siz,
Her gece,
Mehtaba çıkarken Heybeli’de,
Onlar,
Duvar ördüler,
Çatı çattılar.
Yıldızlara bakarak yaz geceleri,
Harman yerlerinde yattılar.
Kazma salladılar yorulmadan.
Kerpiç döktüler
Kerpiç.
Sızlanmadılar hiç.
Yakıştı nasırlı ellerine,
Kitap ve çekiç.
Başladı yurt harmanında imece...
Bir gece,
Karanlık inlerinden sinsice,
Brütüsler çıktı ansızın.
Çektiler zehirli hançerlerini,
Vurdular sırtlarından haince...
Çıktı mağaralarından yarasalar,
Çıktı halk düşmanları,
Üşüştü sülükler gibi üstümüze.
Emdiler kanımızı,
Doymadılar.
Yıktılar umudunu Türkiyemin.
Aydınlık bir Türkiye gelir aklıma,
Kalkınmış bir Türkiye gelir,
Köy Enstitüleri denince.


Özbek İNCEBAYRAKTAR

Oğuzkan Bölükbaşı / Dostları Olmalı İnsanın

Dostları Olmalı İnsanın
Dostları olmalı insanın,
Aynen gemilerin limanlari gibi
Zaman zaman uğradığın
Yükünü boşalttığın
Dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda

Sonra açık denizlere uğurlamalı seni,
Geri döneceğin günü bekleme umuduyla
Bazen rüzgara o açmalı yelkenini
Yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla
Halatlarını çözmeli
Seni çok ama çok özlemeli

Dostları olmalı insanın,
Ermiş, bilge, hayatı ezbere okuyabilen
Düşünmediklerini düşündüren
Seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen
Gerektiginde senin için ateşi yutabilen
Yolunu ısıtan ustan olmalı,
Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini
Sana verebilmeli soğuk bir kış gününde
Üzerindeki tek gömleğini.
Oğuzkan Bölükbaşı

18 Şubat 2012 Cumartesi

MEVLANA / Sen verdikçe dost görünen çok olur

Sen verdikçe dost görünen çok olur,
İste de gör hepsi birden yok olur.
Sen kendi kendine yetmeyi öğren;
Tüm dünyanın malına gönlün tok olur.

MEVLANA

17 Şubat 2012 Cuma

Montaigne Denemeler / Ev, mal, mülk, yığınla tunç ve altın

Ev, mal, mülk, yığınla tunç ve altın;
Yarasına merhem olmaz
Vücudunda, ruhunda dert olan adamın.

Eldeki nimetleri tadabilmesi için
Keyfi yerinde olmalı insanın.

Ev bark neye yarar dertli korkulu olana
Gözleri çipilli olan ne yapsın tabloyu,
Damlalı hasta neden gitsin hamama?

Horatius
Alıntı: Montaigne Denemeler
Türkçeleştiren: Sabahattin EYUBOĞLU

Ömer Hayyam / Hiçbir dost arama

Durmadan kurulup dağılan bu yerde
Hiçbir dost arama.
Güvenilir bir sığınak, hiç!..

Bırak acı yüreğinde konaklasın
Olmaza çare arama…
Kimse sana gülmeden sen acıya gülümse,
Yaşamana bak!..

Ömer Hayyam

Ömer HAYYAM / Ey güzel, sen ki bana derdi derman edensin

Ey güzel, sen ki bana derdi derman edensin;
Şimdi: "Çekil önümden" diye ferman edersin;
Senin yüzün canımın kıblesi olmuş bir kez;
Ne yapsın, kıble mi değiştirsin bu can dersin?

Ömer HAYYAM

16 Şubat 2012 Perşembe

Rıfat Ilgaz / Büyük kentlerde artık

Büyük kentlerde artık
Çocuklar çember çevirmiyorlar…
Yazık!

Sokaklar tıklım tıklım
Çocuklara yer yok ki çevirsinler
Ama büyüklerin altında dört teker
Bir gidip bir geliyorlar!

İş mi yaptıkları sanki!
Belki iş… Kim bilir,
Belki de gösteriş…

Nerde bu hoyratça dönen tekerlekler
Gösteriş için…
Nerde o başımızı döndüren
Şıkır şıkır çemberin güzelliği!

Rıfat Ilgaz

15 Şubat 2012 Çarşamba

Ömer Hayyam / Girme şu alçakların hizmetine

Girme şu alçakların hizmetine:
Konma sinek gibi pislik üstüne.
İki günde bir somun ye, ne olur!
Yüreğinin kanını iç de boyun eğme.

Ömer Hayyam

Nazım Hikmet / düşman bile değiliz

En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Biri sensin,
Biri o,
biri ötekisi...
Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
Sana gelince...
Ne ben Sezarım,
Ne de sen Brütüssün...
Ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün...
Artık seninle biz,
düşman bile değiliz...

Nazım Hikmet

13 Şubat 2012 Pazartesi

Ömer HAYYAM / Sen içmiyorsan, içenleri kınama bari

Sen içmiyorsan, içenleri kınama bari;
Bırak aldatmacayı, iki yüzlülükleri;
Şarap içmem diye övünüyorsun, ama;
Yediğin haltlar yanında şarap nedir ki?

Ömer HAYYAM

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU / MARİFET

MARİFET
Marifet hiç ezilmemek bu dünyada
Ama biçimine getirip ezerlerse
Güzel kokmak
Kekik misali
Lavanta çiçeği misali
Fesleğen misali
Itır misali
İsâ misali
Yunus misali
Tonguç misali
Nâzım misali

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU

Henryk Sienkiewicz / Bildiklerini anlat

Bildiklerini anlat,
Ama akıl vermeye kalkma!

Anlatılanları iyi dinle,
Ama hepsini doğru sanma!

Sessiz kalmak, bir şey bilmediğin anlamına gelmez,
Çok konuşmak da çok şey bildiğini göstermez!

Herkesi kendine eşit gör,
Her kim olursa olsun bir insanı küçümsemek akılsızlık,
Çok büyük görmek de korkaklıktır!

Cesaret akıldan gelirse cesarettir,
Bilgisizlikten gelirse cehalettir!

Henryk Sienkiewicz

12 Şubat 2012 Pazar

Nazım Hikmet / Bugün Pazar

 
Bugün Pazar
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.

Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben
Bahtiyarım…

Nazım Hikmet

Kazım KOYUNCU / TÜRK'ÜM DEDİM FAŞİST DEDİLER

TÜRK'ÜM DEDİM FAŞİST DEDİLER
Türk'üm dedim Faşist dediler.
Kürt'üm dedim, hadi lan bölücü dediler.
Laz'ım ded...im, hadi lan devşirme Rum dediler.
Çerkez'im dedim, hain Ethem'in torunları dediler.
...Alevi'yim dedim, dinsiz kızılbaşlar dediler.
Ezidi'yim dedim, Yezid'in pis soyu dediler.
Arap'ım dedim, pis yobazlar dediler.
Ben dedikçe onlarda birşeyler dedi.
İnsanım diyecektim ama;
İnsanlığa ait herşeyi yok ettiler!

Kazım KOYUNCU

Ceyhun Yılmaz / Ayrı kaldığımız her gün tek düşündüğüm

Ayrı kaldığımız her gün tek düşündüğüm,
Acaba sorar mı biri seni;
Gitti diyemem ki...
Ben de gelsem sevgilim?
Beraber terk etsek beni!

Ceyhun Yılmaz

M. Mungan / Mevsimin suçu yok

Mevsimin suçu yok,
yokluğun soğuk...

M. Mungan

Özdemir ASAF / SAATİNİZ

SAATİNİZ

Bir bakıyorsunuz üç.
Bir bakıyorsunuz hiç.

Özdemir ASAF

11 Şubat 2012 Cumartesi

Ümit Yaşar OĞUZCAN / İnsanoğlu

- I -
Ne tuhaftır şu insanlar
kimi zincirler içinde hür
Kimi esir olmaktan bahtiyar
Kimi de benim gibi bin bir şeyi düşünür
Ne tuhaftır şu insanlar
Kimini yel alır, su götürür
Kiminin çilesi sürer mezara kadar
Kimi de gününü gün etmeyi düşünür

- II -
İnsan insanın kadrini bilmezmiş meğer
Anlaşılamadı gitti mısralarım
Çünkü; insanlar benim halime güler
Bense onlar için ağlarım

İnsan insanın kadrini bilmezmiş meğer
Birimiz gülsek, ağlıyor onumuz
Bizden kara değil mi geceler
Bari karınlık olmasaydı sonumuz

Ümit Yaşar OĞUZCAN  /  İnsanoğlu

10 Şubat 2012 Cuma

Horatius / Ev, mal, mülk, yığınla tunç ve altın

Ev, mal, mülk, yığınla tunç ve altın;
Yarasına merhem olmaz
Vücudunda, ruhunda dert olan adamın.

Eldeki nimetleri tadabilmesi için
Keyfi yerinde olmalı insanın.
Ev bark neye yarar dertli, korkulu olana
Gözleri çipilli olan ne yapsın tabloyu,
Damlalı hasta neden gitsin hamama?

Horatius

Ömer Hayyam / Bilir misin, yüceler yücesi Tanrı

Bilir misin, yüceler yücesi Tanrı,
Şarap ne zaman çoşturur içenleri?
Pazar, pazartesi, salı, çarşamba, perşembe,
bir de cuma, cumartesi günleri.

Ömer Hayyam

AHMED ARİF / Hasretinden Prangalar Eskittim

Hasretinden Prangalar Eskittim
Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.

Art arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...

Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...

AHMED ARİF

Ömer Hayyam / Şu olan biten varya boş ver ona.

Şu olan biten varya boş ver ona.
Taş yağsın isterse çok sürmez.
Dakka şaşma dakka yaşamaya bak.
Ne geçmişi düşün ne gelecekten kork.

Ömer Hayyam

9 Şubat 2012 Perşembe

Fazıl Hüsnü Dağlarca / Uzun yaşamışsın derler bana

Uzun yaşamışsın derler bana,
Bilmezler seni uzun beklediğimi...

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Yılmaz Güney / Kar var dışarıda

Kar var dışarıda,
güneş var, insanlar var...
İçimizde canlılığını koruyan hayat böceği kıpırdıyor...
Buzlar çözülüyor, toprak uyanıyor...
Evet...
Hayat ve onun bütün unsurları başkaldırıyor...
Yeni bir güne, yeni bir güneşe...
Sevgiyi yeni baştan kurarak…

Yılmaz Güney - Selimiye Mektupları

Ömer Hayyam / Bir elde kadeh, bir elde Kuran

Bir elde kadeh, bir elde Kuran;
Bir helaldir işimiz, bir haram.
Şu yarım yamalak dünyada,
Ne tam kafiriz, ne tam müslüman !

Ömer Hayyam

Ömer HAYYAM / İçin temiz olmadıktan sonra

İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tespih, post, seccade güzel;
Ama Tanrı kanar mı bunlara?

Ömer HAYYAM

Can Yücel / Sebepsiz Sevmektir Aşk

Sebepsiz Sevmektir Aşk

Sebepsiz sevmektir aşk,
Nedeni olmadan bağlanmak birine.
Gözlerine baktığında erimektir içten içe,
Ellerini tuttuğunda titremektir tüm benliğinle.
Hatta sarılamamaktır utançtan,
Çünkü utanmaktır sevmek aslında,
Sevmek nedir aslen?
Ölmek mi uğruna?
Yaşamak mı onunla?
Sevmek mi ömür boyunca?
Yoksa ayrılmak mı gerekince?
Nedir insanı başkasına bağlayan?
Güzelliği mi?
Bilmez kimse bu soruların cevabını...
Kimi sever güzelini,
Kimi sever özelini...

Can Yücel

8 Şubat 2012 Çarşamba

Cemal Süreya / unutacaksın

Zaman lazım sadece, unutacaksın !
Nasıl unuttuysan çocukluğunu, kırılan oyuncaklarını...
Kırılan kalbini de öyle unutacaksın.

Cemal Süreya

7 Şubat 2012 Salı

BEDİA USLU / Sanaydı o şiir ey Yâr

Sanaydı o şiir ey Yâr!..
Kalemimden çıkmamıştı belki, 

Ama yüreğimden alıntı yapmış gibiydi şair...

Ben yüreğinin gül dallarına kondum bülbül misali kanayarak,
ölümse seni sevmek, ölmek düğün olurdu bana...
Kapına geldim, yandım, durdum, bekledim, dondum...
Bir kerecik dönüp yüzüme bakmandı muradım Ey YAR!..
Bakmadın yüzüme, tebessümünün hasretçisi eyledin beni!..

Sevgini bilmedim ben, öfkeni tattım sadece seni sevdim diye...
Yollar yürüdüm, dağlar aştım, günlerce, aylarca ardından koştum,
Sev diye değil, belki bana ihtiyacın olur diye,
senin için bir şey yaparım diye gölgen oldum...
Gölgende durmaktan bile mahrum ettin beni...
Ben bir gariptim kapında, emre amade bir köle idim,
Lakin sen beni gurbetine saldın ey yâr!..

Şimdi seslensen bana, "Gel!.." desen,
ayaklarım direnir oldu KALBİME EY YAR!..
Hıçkırıklar düğümlenir oldu boğazımda...
Bir selamın bile yakar oldu beni,
Korkar oldum, selamını almanın akabinde yüreğimin yarasının azmasından!..

Oysa bir Selamın çöle inen yağmur gibi CAN'dı yüreğime...
...............

Ne oldu sana ey kalbim! Nedir şu halin?..
Bak; yâr gelmiş, neden lal oldu dilin?
Gözlerindeki bu tufan neden?
Konuşsana, susmasana, sarılsana...
............

Ah yâr!..  Bak; seni seven mecnunu gördün mü ne hale düşmüş?...
Yitirmiş kendini, gidişinle beraber dilsiz düşmüş, fersiz düşmüş...
Artık gelisin hüzün olmuş... Korku olmuş...
Ah yâr!.. Mecnunun, Mecnun olmuş, çöle düşmüş...
Ahh! Bitmiş... tükenmiş... Ölmüş...

Ah yâr..! RUHUMA BİR FATİHA GÖNDER...
RUHUMA BİR FATİHA GÖNDER!..

BEDİA USLU

Can YÜCEL / SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN

SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN
Her şey sende gizli:
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif...
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...

Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü...
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..

Yasadıklarını kar sayma.
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün...
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin

Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır
doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine
değer verdiğin kadar insansın

Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki
sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır
sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar
ona yakınsın

Unutma
yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar
yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettigin kadar güzelsin...
İşte budur
Hayat!

İşte budur yaşamak
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın
her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini
unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin
bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...

Can YÜCEL

Tolstoy / Gerek yokken yanındalar

Gerek yokken yanındalar,
İhtiyacın olduğunda uzakta.
Unutma ki:
Kimi hayatına girdiğinde hayatını aydınlatır,
Kimisi çıktığında...

Tolstoy

Ömer HAYYAM / Geldimse bu dünyaya ne bulmuş dünya

Geldimse bu dünyaya ne bulmuş dünya?
Gitsem de eğer kıymeti eksilmez ya !
Bir kimse çıkıp da anlatıp söylemedi
Gelmekte ve gitmekteki hikmet ne ola?

Ömer HAYYAM

CEMAL SAFİ / Bırak

Bırak,
Ölümlü bedenlerde ölümsüz aşk arama.
Hayat cömert olsaydı zaten,
Çıplak gelmezdik dünyaya !

CEMAL SAFİ

Melih Cevdet Anday / Yaşamak güzel şey doğrusu

Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
Elin ekmek tutmuşsa bir de
Hele tertemizse gönlün
Hele kar gibiyse alnın
Yani kendinden korkmuyorsan
Kimseden korkmuyorsan dünyada
Dostuna güveniyorsan
İyi günler bekliyorsan hele
İyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey
Çok güzel şey doğrusu...

Melih Cevdet Anday

CAN YÜCEL / YANLIŞ HAYATIN PEŞİNDE KOŞMAYACAKSIN

YANLIŞ HAYATIN PEŞİNDE KOŞMAYACAKSIN
“ Yanlış Hayatın Peşinden Koşmayacaksın! “
Boş Hayaller Kurmayacaksın!..
Ne olmasını bekliyorsun?
Hayatın sana ne sunmasını bekliyorsun?
...Dün akşam hayalini kurduğun şeylerin, sabah olunca gerçekleşeceğini mi umuyorsun?
Yanlış Hayatın Peşinde Koşmayacaksın!
Sistem böyle çalışmıyor!

Düşünce gücü, metafizik, parapsikoloji, yoga, meditasyon,
aklına her ne geliyorsa, neye inanıyor ve peşinden gidiyorsan,
hepsi bir yerde tıkanıp kalacaktır!

Ummakla, dilemekle olmuyor, ayağa kalkacaksın!
Her şeyden önce farkına varacaksın!
Hangi öğretiye inanırsan inan, üstün körü anlamayacaksın.
Bir bilgiyi gerçekten hayatında uygulayamıyorsan, o bilgiye sahip olduğun
yanılgısına kapılmışsın demektir.
Kendini kandırmayacaksın!
Gerçekleri anlayacak, sonu her ne olursa olsun kabul edeceksin.
Bazen bildiklerin, öğrendiklerinin acı verir.
Onu da yaşayacaksın.
Önce kendinin, ne olduğunun, nelere sahip olduğunun, gücünün, yeteneklerinin,
bu hayata neden geldiğinin farkına varacaksın.

Hayatını, gereksiz şeyler uğruna harcamayacaksın.
Kalbinde yaşadığın her duyguyu aşk sanıp, peşinden çöllere düşmeyeceksin.
Aşkın adını ağzına almadan önce, uzun uzun düşüneceksin.
Yüreğinle yüzleşeceksin.
Sevgiyi, tutkuyu, şehveti, alışkanlığı, çekimi, aşkı birbirinden ayırt edeceksin.

Hiç kimsenin ve hiçbir şeyin senden daha önemli olduğunu düşünmeyeceksin.
Bedenine, ruhuna, aklına sahip çıkacaksın.
Hak etmeyenin ardından yas tutup, bunu da aşka bağlayıp, aşkın şanını kirletmeyeceksin.
Kendini tanıyacaksın, hem de çok iyi tanıyacaksın!
Kimleri, neden ve niçin seçtiğini bileceksin.
İnsanız hepimiz, elbette zayıflıklarımız, düşkünlüklerimiz, saflıklarımız
var
ancak kendi huylarını, eksiklerini iyi tahlil edeceksin.
Ardından gözyaşı döktüğünün adını doğru koyacaksın!
Yıllar süren yaslar yaşayıp, unutamadığını iddia edeceğine,

neden hayatına başlayamadığını çözeceksin.
Korkularınla yüzleşeceksin.

Yattığın yerden, kurduğun hayale uygun bir beyaz atlı prens
beklemeyeceksin.
Aklın çalışacak, elin ekmek tutacak,
kimseye boyun eğmeden yaşamanın lezzetini bileceksin.
İster kocan olsun, ister oğlun, ister anan, ister baban,
kimsenin sevgisiyle hükmünü birbirine karıştırmayacaksın.
Ezilen, zavallı, akılsız olmak kazandırır gibi dursa da,
sonunda mutlak kaybettirir; bunu unutmayacaksın!
Başkalarına değil, kendi gücüne inanacaksın.
Birinin boynuna asılarak durursan, karşındakini yormakla kalmazsın,
bir gün kendi kolların bile çekemez ağırlığını düşersin;
kimseye dayanmayacaksın!
Dünya da sensin, evren de!
Kendini geliştireceksin. Büyüyeceksin, olgunlaşacaksın.
Ruhunu da,aklını da bedenin gibi besleyeceksin.
Önce sen büyük olacaksın, farkında olacaksın,
sonra dünyanın zevklerinin, aşkın, hayatın tadını çıkaracaksın.

Emanet hayatlara tutunup, ömrünü harcamayacaksın.
Ne olmasını bekliyorsan,
Sen öyle oturdukça, olmayacak.
Boşuna hayal kurmayacaksın!!!

CAN YÜCEL

6 Şubat 2012 Pazartesi

NEYZEN TEVFİK / ÜZÜLÜYORSUN TAKMA DİYORLAR

ÜZÜLÜYORSUN TAKMA DİYORLAR
Üzülüyorsun, takma diyorlar.
Kızıyorsun, değmez diyorlar.
Boş veriyorsun gamsız diyorlar.
Konuşuyorsun, muhatap olma diyorlar.
Çekip gidiyorsun, mücadele et diyorlar.
Alttan alıyorsun, tepene çıkardın diyorlar.
Bağırıyorsun, sakin ol diyorlar.
Aklı başında davranıyorsun, bu kadar uslu olunmaz diyorlar...

Ölünce ne diyecekler?
Muhtemelen... ölüm sana yakışmadı.
Normal tabii, dirimizi beğenmediler ki ölümüzü beğensinler...
NEYZEN TEVFİK

Özdemir Asaf / Uykunun içinde bir rüya

Uykunun içinde bir rüya,
Rüyamda bir gece,
Gecede ben.
Bir yere gidiyorum,
Delice, aklımda sen.

Özdemir Asaf

Yılmaz Güney / Sizin geceleriniz güzeldir

Sizin geceleriniz güzeldir,
Buzlu viskilere limon sıkılır.
Bizim geceleri görseniz çıldırırsınız;
Sessiz duvarlar üstümüze yıkılır!

Yılmaz Güney

Ahmed ARİF / ÖYLE YIKMA KENDİNİ

ÖYLE YIKMA KENDİNİ
öyle yıkma kendini
öyle mahsun, öyle garip...
nerede olursan ol
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne üstüne
tükür yüzüne celladın
fırsatçının, fesatçının, hayının...
dayan kitap ile
dayan iş ile
tırnak ile, diş ile
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni!

Ahmed ARİF

Neyzen TEVFİK / Ne ararsın TANRI ile aramda

Ne ararsın TANRI ile aramda!…
Sen kimsin ki orucumu sorarsın?
Hakikaten gözün yoksa haramda
Başı açığa niye türban sorarsın?

Rakı, şarap içiyorsam sana ne.
Yoksa sana bir zararım, içerim.
İkimiz de gelsek kıldan köprüye,
Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim

Esir iken mümkün müdür ibadet?
Yatıp kalkıp ATATÜRK’e dua et.
Senin gibi dürzülerin yüzünden,
Dininden de soğuyacak bu millet

İsgaldeki hali sakın unutma.
ATATÜRK’e dil uzatma sebepsiz.
Sen anandan yine çıkardın amma
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz.

Neyzen TEVFİK

Hatırla Sevgili - Zor Yıllar

Dudağımda yarım kalan
Söylenmemiş son sözümdür
Baki olsa da ayrılık
Aşk her daim ölümsüzdür

Hatırla sevgili o eski günleri çocuklar gibi
Efkâr mektubudur aşkın sözsüz okunur
Yalan dünya dört mevsimde bir bahar olur
Varsın eller gönül yarası kapanır sansın
Kabuğun altında sevgili sen kanayansın
Hatırla Sevgili-Zor Yıllar

Nazım Hikmet / Başka

Biz başka severdik...
O sebepten " başka " sevemedik.

Nazım Hikmet

Orhan Veli / ALIŞIRIZ

- Yoksulluk kaç gün sürer baba?
- 40 gün oğul.
- 40 günden sonra zengin olur muyuz?
- Yok oğul, alışırız...

Orhan Veli Kanık

Can YÜCEL / VAZGEÇECEK OLSAM SEVMEZDİM

VAZGEÇECEK OLSAM SEVMEZDİM
Senin için yasak dediler…
- Yasaklar çiğnenmek içindir, dedim.


Senin için imkansız dediler…
- Önemli olan imkansızı başarmak, dedim.


Senin için olmaz dediler…
- Dünyada olmayacak şey yok, dedim.


Senin için zor dediler…
- Kolay olsaydı değeri olmazdı, dedim.


Onda bulduğun nedir ki dediler…
- Herkeste arayıp bulamadığım, dedim.


Senin için o ne dediler…
- Hayattaki gülen yüzüm, dedim.


Ona öyle nasıl bağlandın dediler…
- Ben değil o ”Bağladı.” dedim.


Oda senin gibi sevdi mi dediler…


İşte cevap veremediğim tek şey buydu.
- Eğer bunu bilmiyorsan vazgeç dediler…

- Vazgeçecek olsaydım sevmezdim, dedim…


Can YÜCEL

5 Şubat 2012 Pazar

Orhan Veli / GALATA KÖPRÜSÜ


Şiirler A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Şairler A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Sizler A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Kategorilere ayrılmış şiirler: Aile Şiirleri Allah Şiirleri Ankara Şiirleri Anne Şiirleri Antalya Şiirleri Araba Şiirleri Asker Şiirleri
Aşk Şiirleri Atatürk Şiirleri Ayrılık Şiirleri Baba Şiirleri Barış Şiirleri Bayrak Şiirleri Bayram Şiirleri
Bebek Şiirleri Çanakkale Şiirleri Çevre Şiirleri Çiçek Şiirleri Çocuk Şiirleri Deniz Şiirleri Doğa Şiirleri
Doğum Günü Şiirleri Dolunay Şiirleri Dost Şiirleri Eğitim Şiirleri Erzurum Şiirleri Evlilik Şiirleri Gece Şiirleri
Gurbet Şiirleri Gurur Şiirleri Günaydın Şiirleri Güneş Şiirleri Güzellik Şiirleri Hasret Şiirleri Hayat Şiirleri
Hayvan Şiirleri Hüzün Şiirleri İhanet Şiirleri İslam Şiirleri İstanbul Şiirleri İzmir Şiirleri Kadın Şiirleri
Kahraman Şiirleri Kedi Şiirleri Kin Şiirleri Köpek Şiirleri Mutluluk Şiirleri Müzik Şiirleri Nefret Şiirleri
Okul Şiirleri Ölüm Şiirleri Özgürlük Şiirleri Özlem Şiirleri Para Şiirleri Peygamber Şiirleri Politika Şiirleri
Savaş Şiirleri Sevgi Şiirleri Sevinç Şiirleri Sitem Şiirleri Şehir Şiirleri Tanrı Şiirleri Tarih Şiirleri
Türkiye Şiirleri Umut Şiirleri Vatan Şiirleri Yağmur Şiirleri Zaman Şiirleri 19 Mayıs Şiirleri 23 Nisan Şiirleri

GALATA KÖPRÜSÜ

Dikilir köprü üzerine,
Keyifle seyrederim hepinizi.
Kiminiz kürek çeker, suya suya ;
Kiminiz midye çıkarır dubalardan;
Kiminiz dümen tutar mavnalarda;
Kiminiz çimacıdır halat başında;
Kiminiz kuştur, uçar, şairane;
Kiminiz balıktır, pırıl pırıl;
Kiminiz vapur, kiminiz şamandıra;
Kiminiz bulut, havalarda;
Kiminiz çatanadır, kırdığı gibi bacayı,
Şıp diye geçer köprünün altından;
Kiminiz düdüktür, öter;
Kiminiz dumandır, tüter;
Ama hepiniz, hepiniz...
Hepiniz geçim derdinde.
Bir ben miyim keyif ehli içinizde?
Bakmayın, gün olur, ben de
Bir şiir söylerim belki sizlere dair;
Elime üç beş kuruş geçer;
Karnım doyar benim de.


Orhan Veli