29 Eylül 2012 Cumartesi

Turgut Uyar / acıyor

acıyor 

mutsuzluktan söz etmek istiyorum 
dikey ve yatay mutsuzluktan 
mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun 
sevgim acıyor 

biz giz dolu bir şey yaşadık 
onlar da orada yaşadılar 
bir dağın çarpıklığını 
bir sevinç sanarak 

en başta mutsuzluk elbet 
kasaba meyhanesi gibi 
kahkahası gün ışığına vurup ta 
ötede beride yansımayan 
yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi 
öbürünün bir kadından aldığı verem 
bütün işhanlarının tarihçesi 
bütün söz vermelerin tarihçesi 
sevgim acıyor 

yazık sevgime diyor birisi 
güzel gözlü bir çocugun bile 
o kadar korunmuş bir yazı yoktu 
ne denmelidir bilemiyorum 
sevgim acıyor 
gemiler gene gelip gidiyor 
dağlar kararıp aydınlanacaklar 
ve o kadar 

tavrım bir şeyi bulup coşmaktır 
sonbahar geldi hüzün 
kış geldi kara hüzün 
ey en akıllı kişisi dünyanın 
bazen yaz ortasında gündüzün 
sevgim acıyor 
kimi sevsem 
kim beni sevse 

eylül toparlandı gitti işte 
ekim falan da gider bu gidişle 
tarihe gömülen koca koca atlar 
tarihe gömülür o kadar


Turgut Uyar

Ömer Hayyam / Girme şu alçakların hizmetine


Girme şu alçakların hizmetine:
Konma sinek gibi pislik üstüne.
İki günde bir somun ye, ne olur!
Yüreğinin kanını iç de boyun eğme.

Ömer Hayyam

27 Eylül 2012 Perşembe

Ömer Hayyam / Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar

Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar
Güneş yalnız da olsa etrafa ışık saçar
Üzülme doğruların kaderidir yalnızlık
Kargalar sürüyle kartallar yalnız uçar

Ömer Hayyam

Nazım Hikmet / TÜRKÜLERİ ANLADIM

TÜRKÜLERİ ANLADIM


İnsanların türküleri kendilerinden güzel,
kendilerinden umutlu, 
kendilerinden kederli, 
daha uzun ömürlü kendilerinden. 
Sevdim insanlardan çok türkülerini. 
İnsansız yaşayabildim 
türküsüz hiçbir zaman. 
Hiçbir zaman beni aldatmadı türküler de. 

Türküleri anladım hangi dilde söylenirse söylensin. 
Bu dünyada yiyip içtiklerimin, 
gezip tozduklarımın, 
görüp işittiklerimin, 
dokunduklarımın, anladıklarımın 
hiçbiri, hiçbiri, 
beni bahtiyar etmedi türküler kadar... 

20 Eylül 1960,


Nazım Hikmet

Nazım Hikmet / Küsmek

KÜSMEK
Küsmek nedir bilir misin?
Küsmek dürüstlüktür.
Çocukçadır ve ondan dolayı saftır.
Yalansızdır.
Küsmek; ‘seni seviyorum’dur.
Vazgeçememektir.
Beni anlatır küsmek. Kızdım ama hala buradayımdır,
Gitmiyorumdur, gidemiyorumdur.
Küsmek; nazlanmaktır, yakın bulmaktır,
Benim için değerlisindir.
Küsmek, sevdiğini söyle demektir... 

Hadi anla demektir.
Küsmek; umuttur, acabaları bitirmektir,
Emin olmaktır.
Yani, diyeceğim o ki:
Ben Sana Küstüm.


Nazım HİKMET

26 Eylül 2012 Çarşamba

Neşet Ertaş / Neşet usta

Neşet usta hayat destanını 1960’lı yıllarda yazdığı uzun bir şiirinde şöyle anlatır;

Bin dokuzyüz otuzsekiz cihana
Kırtıllar köyünde geldin dediler
Babama Muharrem, anama Döne
Dediysen Ata’yı bildin dediler

Dizinde sızıydı anamın derdi
Tokacı saz yaptı elime verdi
Yeni bitirmiştim üç ile dördü

Baban gibi sazcı oldun dediler

O zaman babamdan öğrendim sazı
Engin gönül ile Hakk’a niyazı
O yaşımda yaktı bir ahu gözü
Mecnun gibi çölde kaldın dediler

Zalım kader devranını dönderdi
Tuttu bizi İbikli’ye gönderdi
Babam saz çalarken bana zil verdi
Oynadım meydanda köçek dediler

Anam Döne İbikli’de ölünce
Tam beş tane öksüz yetim kalınca
Beşimiz de Perişan olunca
Babamgile burdan göçek dediler

Yürüdü göçümüz Tefleğe doğru
Bu hali görenin yanıyor bağrı
Üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı
Bunlara bir ana bulun dediler

Yozgat’ın Kırıksoku Köyü’ne vardık
Bize ana yok mu diyerek sorduk
Adı Arzu dediler bir ana bulduk
İşte bu anadır buldun dediler

En küçük kardaşı kayıp eyledik
Onun için gizli gizli ağladık
Üstelik babamı asker eyledik
Yine öksüz yetim kaldın dediler

Zalım kader tebdilimi şaşırttı
Heybe verdi dalımıza devşirtti
Yardım etti Yerköy’üne göçürttü
Biraz da burada kalın dediler

Yerköy’den Kırıkkale’ye geldik
Babam saz çalarken biz çümbüş aldık
Kırşehir’e varınca kemanı çaldık
Aferin arkadaş çaldın dediler

Yarin aşkı ile arttı hep derdim
Babamı bir yere dünür gönderdim
Başlık çok istemişler haberin aldım
İstemiyor yarin seni dediler

Kırşehir’de yedi sene kalınca
Düğün düzgün hepsi bize gelince
Burada herkese yer daralınca
Ankara’ya gider yolun dediler

Ankara’da (sünnetçi) Veysel Usta’yı buldum
Epeyce eğleştim, evinde kaldım
Yüz lirayı verip bir yatak aldım
Etti isen böyle buldun dediler

Bir ev kiraladım münasip yerde
Kaldı kavim kardaş hep Kırşehir’de
Bu aşk hançerini vurdu derinde
Çaresini bulamazsan ölün dediler

Yarin aşkı ile döndüm şaşkına
Arada içerdim yarin aşkına
Canan acımaz mı garip dostuna
Buna da içeriye alın dedi!





Neşet Ertaş

Ataol Behramoğlu / TOPRAĞA DÜŞEN


TOPRAĞA DÜŞEN 
Ona "Haydi
Savaşa dediler
Başkaca bir şey
Söylemediler
 
Aldılar köyünden
Davulla zurnayla
Geride üç çocuk
Bir eş ve bir ana
 
Eline bir silah
Tutuşturdular
Ve karşılaştı
Düşman ordular
 
Vurulup düştü
İlk çatışmada
Göğsünde bir oyuk
Üç delik alnında
 
"Ey bu topraklar için
Toprağa düşen"
Bir karış toprağın 
Var mıydı yaşarken?  
                    Ataol Behramoğlu 

23 Eylül 2012 Pazar

YILMAZ GÜNEY / Sevgili

Sevgili
Yetmiyor 'sevgili' sözü
tek başına. Karşılamıyor
içimi dolduran duyguyu.
Oysa ben 'sevgili' 
derken neler düşünüyorum bilsen.

Sonsuz, bir güneş, bir yudum rakı
çiçeğe durmuş ince bir bahar dalı
oğlumun sıcak yanağı
anamın acılı gözleri
babamın tütün kokan eli
evimizdeki kuş
yarının güzel günleri.
Anlatılması güç binlerce
duygu ve sen...
İşte sen beni hayata bağlayan
en güzel köprüsün;
köprülerin en güzelisin.
Sevgilim... Güzelim...
İnsanı yaşatan
içimizdeki hayat böceğidir.
O ölürse hayatımızın da tadı biter.
O sakın ölmesin yaşat onu....
YILMAZ GÜNEY

Ataol Behramoğlu / Tek Başınalık


Tek Başınalık
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü biri
Ve hiçbir şey yapmamaya karar verdi

Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir öteki
Ve yalnızlığının kuytuluğuna çekildi

Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir üçüncü
Ve tek başına düşünmeyi sürdürdü

Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü yüzbinler
Ve tek başınalıklarını sürdürdüler

Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü milyonlar
Milyonlarcaydılar

Ve tek başınaydılar
Bu arada birileri
Onlar adına
Karar vermekteydi

Tek başına olduklarını sananlar
Topluca ortadan kaldırıldılar…

Ataol Behramoğlu

16 Eylül 2012 Pazar

Ömer Hayyam / Yaşamanın sırlarını bileydin


Yaşamanın sırlarını bileydin
Ölümün sırlarını da çözerdin
Bugün aklın var bir şey bildiğin yok
Yarın akılsız neyi bileceksin?

Ömer Hayyam 

Ömer HAYYAM / Hep bir çember, dolanıp durduğumuz


Hep bir çember, dolanıp durduğumuz!
Ne önümüz belli, ne sonumuz.
Kim varsa bilen, çıksın söylesin:
Nerden geldik, nereye gidiyoruz?

Ömer HAYYAM

Can Yücel / BASİT BİRİ DEĞİLİM


BASİT BİRİ DEĞİLİM
Basit biri değilim!..
Gözlerimi kanatırcasına ağladığm gecelerim var!
Ve kahkahalara sarılmş anılarım!..
Herkes kadar dertli, bazılarından fakir, çoğundan zenginim.
Taşıdığım hayallerim, söylenecek şarkılarım,
Paylaşılacak dostluklarım var...
Bilmeyene sevmeyi öğretecek kadar büyük bir kalbim,
Gidene beddua edemeyen bir dilim var...
Yüreğimi korkak büyütmedim!
Kaybettiklerm; dağıttığm servetimdi'!..


Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı
Bütün duygulardan önce
Öğrendim ayrılığı
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben
Gözyaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten
Ürküyorlar gözümdeki ateşten
Ürküyorlar dilimdeki zehirden
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen
Gözükara cesaretimden
Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum içimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı...

Can Yücel

15 Eylül 2012 Cumartesi

Hoca Ahmet Yesevi / SÖZDE BİLGİNLER


SÖZDE BİLGİNLER

Sevmez sözde bilginler
Bizim Türkçe dilini
Bilgeler konuşursa
Açar gönül ilmini

Ayet ve hadis Türkçe
Söylenirse duyarlar
Anlamına erenler
Baş eğerek uyarlar

Ey miskin Hoca Ahmet
Yedi atana rahmet
Fars dilini bilsen de
Sen Türkçene devam et

Hoca Ahmet Yesevi (1093-1166)

14 Eylül 2012 Cuma


"seni seviyorum"dan daha özel bir cümle de var: 
"sana güveniyorum."
çünkü herkes herkesi sevebiliyor 
ama herkese güvenmiyor.

cemal süreya

çok günah işledim, korkuyorum... 
ayaklarının altına al beni anne, 
cennete gitmek istiyorum...

cemal süreya
bazen diyorum ki;
ne olacak söyle gitsin.
sonra diyorum ki;
söyleyince ne olacak?
sus bitsin.

cemal süreya

8 Eylül 2012 Cumartesi

Nazım Hikmet / BULUT MU OLSAM

BULUT MU OLSAM

Denizin üstünde ala bulut
yüzünde gümüş gemi
içinde sarı balık
dibinde mavi yosun
kıyıda bir çıplak adam
durmuş düşünür.

Bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
yosun mu yoksa?..
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.


Nazım Hikmet Ran

7 Eylül 2012 Cuma

Melih Cevdet Anday / ÇOK GÜZEL ŞEY


ÇOK GÜZEL ŞEY

Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
Elin ekmek tutmuşsa bir de
Hele tertemizse gönlün
Hele kar gibiyse alnın
Yani kendinden korkmuyorsan
Kimseden korkmuyorsan dünyada
Dostuna güveniyorsan
İyi günler bekliyorsan hele
İyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey
Çok güzel şey doğrusu.

Melih Cevdet Anday

Ataol Behramoğlu / HAYDİ SAVAŞA


HAYDİ SAVAŞA

Ona “Haydi 
Savaşa” dediler,
Başkaca bir şey
Söylemediler.

Aldılar köyünden
Davulla zurnayla, 
Geride üç çocuk, 
Bir eş ve bir ana. 

Eline bir silah 
Tutuşturdular, 
Ve karşılaştı 
Düşman ordular. 

Vurulup düştü 
İlk çatışmada 
Göğsünde bir oyuk 
Üç delik alnında 

“Ey bu topraklar için
Toprağa düşen” 
Bir karış toprağın
Var mıydı yaşarken? 

Ataol Behramoğlu

Yemen yolu çamurdandır
Sefer tası bakırdandır
Zenginimiz bedel öder
Askerimiz fakirdendir

5 Eylül 2012 Çarşamba

Attila İlhan / Aysel Git Başımdan

Aysel Git Başımdan
  
aysel git başımdan ben sana göre değilim  
olümüm birden olacak seziyorum  
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim  
aysel git başımdan istemiyorum  
benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün  
dağıtır gecelerim sarışınlığını  
uykularımı uyusan nasıl korkarsın  
hiçbir dakikamı yaşayamazsın  
aysel git başımdan ben sana göre değilim  
benim için kirletme aydınlığını  
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim  

Islığımı denesen hemen düşürürsün  
gözlerim hızlandırır tenhalığını  
yanlış şehirlere götürür trenlerim  
ya ölmek ustalığını kazanırsın  
ya korku biriktirmek yetisini  
acılarım iyice bol gelir sana  
sevincim bir türlü tutmaz sevincini  
aysel git başımdan ben sana göre değilim  
ümitsizliğimi olsun anlasana  
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim  

sevindiğim anda sen üzülürsün  
sonbahar uğultusu duymamışsın ki  
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş  
uzak yalnızlık limanlarına  
aykırı bir yolcuyum dünya geniş  
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki  
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş  
sakın başka bir şey getirme aklına  
aysel git başımdan ben sana göre değilim  
ölümüm birden olacak seziyorum  
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim  
aysel git başımdan seni seviyorum 

Attila İlhan
   

Cahit Külebi / DOST

DOST
Bir gece bize gel
Merdivenler gıcırdamasın,
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın.

Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın.
Mavi bir gökyüzümüz olsun, kanatlarımız
Dokunarak uçalım.

İnsanlardan buz gibi soğudum,
İşte yalnız sen vardın
Öyle halsizim ki hiç sorma
Anlarsın.

Cahit Külebi

1 Eylül 2012 Cumartesi

William Shakespeare / İn­san ba­zen ver­me­li, al­mak i­çin

İn­san ba­zen ver­me­li, al­mak i­çin...
Bir yü­rek ver­me­li ön­ce, bir gö­nül
O yü­re­ğe sev­gi ver­me­li, dost­luk ver­me­li
U­mut ek­me­li o sev­gi, dost­lu­ğu bü­yüt­mek i­çin
Bir ha­yat ol­ma­lı; i­ki ki­şi­nin pay­la­şa­ca­ğı bir ö­m

ür i­çin
Za­man ver­me­li, an­la­yış ver­me­li
İs­tek­le­ri­ne gem ver­me­li...
Bir öm­rü pay­laş­mak i­çin, i­ki ki­şi­lik sev­gi ver­me­li
Dü­rüst­lük ver­me­li say­gı­la­rı­nı ver­me­li
Ba­zen ta­viz ver­me­li p­ren­sip­le­rin­den...
Ba­zen sı­kıl­ma­lı baş­ka­sı i­çin,
İs­te­me­di­ği şey­le­ri yap­ma­lı pay­laş­mak a­dı­na ha­ya­tı
Bi­raz da ce­sur ol­ma­lı a­dım at­mak i­çin
Ver­dik­ten son­ra bek­le­me­li, al­mak i­çin
Sa­bır­la, u­mut­la­rı sol­dur­ma­dan bek­le­me­li
Bek­le­yi­şin haz­zı­nı tat­ma­lı
Vus­la­tı ar­zu­la­ya­rak, öz­lem­le­re u­mut ek­me­li
İn­san ver­me­li ön­ce ken­di­sin­den
Son­ra­dan al­mak i­çin...

William Shakespeare