31 Mayıs 2012 Perşembe

Ömer Hayyam / Var mı daha ağır yük zamanı çekmek kadar


Var mı daha ağır yük zamanı çekmek kadar. 
Yaşama sebebimsin, su kadar, ekmek kadar. 
Ayrılığın, özlemin her şeyin bir hazzı var. 
Seni anlamak da güzel, seni beklemek kadar.


Ömer Hayyam

Cahit Sıtkı TARANCI / ABBAS


ABBAS


Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalp ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.


Cahit Sıtkı TARANCI

30 Mayıs 2012 Çarşamba

ŞÜKRÜ ERBAŞ / AYRILIK NE BİLİYOR MUSUN?


AYRILIK NE BİLİYOR MUSUN?

Ayrılık ne biliyor musun !

Ne araya yolların girmesi...
Ne kapanan kapılar...
Ne yıldız kayması gecede...
Ne ceplerde tren tarifesi...
Ne de turna katarı gökte...
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!

İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini,
Birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine...
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken,
Duvarlara dalıp dalıp gitmesi...
Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık...
Saçına rüzgar, sesine ışık düşürememek kimsenin...
Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun...
Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya...
İki adımdan biri insanın, 
Sevincin kundakçısı, hüznün arması ayrılık.
O küçük ölüm!
Usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan!..

Ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından gidip ağzını yıkadığında başlamıştı...
Ben bulutları gösterirken,
"Bulmacanın beş harfli yemek sorusuna" yanıt aramanla halkalanmış,
"Aşkın şarabının ağzını açtım, yar yüzünden içti murt bende kaldı"
                                                              türküsü tenimde düğümlenirken,
                                                                                   odadan çıkışınla yolunu tutmuş...
Dağlarda öldürülen çocukların fotograflarını bir kenara itip,
"Bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı? " diye sorduğunda varacağı yere varmıştı çoktan...

Simdi anlıyor musun gidişinin neden ayrılık olmadığını!
Bir yaprağın düşmesi kadar ancak acısı ve ağırlığı olduğunu...
Bir toplama işleminin sonucunu yazmak gibi bir değer taşıdığını...
Boşluğa bir boşluk katmadığını...
Kar yağdırmadığını yaz ortasında...

Ne mi yapacağım bundan sonra?

Ayak izlerimi silmek için
Sana gelen bütün yolları tersinden yürüyeceğim önce!...
Şiir yazmayacağım bir süre!...
Fotoğraflarını güneşe koyacağım, bir an önce sararsınlar diye!...
Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim!...
Senin için biriktirdigim yağmur suyunu
Bir gül ağacının dibine dökeceğim!...
Falcı kadınlara inanmayacağım artık!...
Trafik polislerine adres sormayacağım!...
Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gülmeyeceğim kimseye....

Ne yapacağımı sanıyorsun ki?

Tenin tenime bu kadar sinmişken...
Ömrüm azala azala önümden akarken...
Gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken...
Senin korkularını, benim inceliğimi doldurup yüreğime...
Bıraktığın bosluğu yonta yonta

Binlerce heykelini yapacağım !..

ŞÜKRÜ ERBAŞ

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Can Yücel / Şerefle bitirilmesi gereken en asil görev hayattır

Şerefle bitirilmesi gereken en asil görev hayattır.
Bir lokma ekmek için şererefini çiğnetmeye;
Bir anlık eğlence için servetini tüketmeye,
Bir zamanlık mevkii için el ayak öpmeye,
İnsanları ezip geçmeye,
Günlük menfaatler için onurunu terk etmeye,
Bir kısım insanlara kızıp tüm insanlara düşman olmaya 
değmez bu hayat!

Can Yücel

26 Mayıs 2012 Cumartesi

Murathan Mungan / YÜKSEK TOPUKLAR

YÜKSEK TOPUKLAR

Ruh yorgunuyum,
Gönül yorgunuyum,
Hayat yorgunuyum,
Öğrenmek, Bilmek, Anlamak,
Anlamamış gibi yapmak, Düşünmek, Hissetmek,
Tanımak, Tanık olmak, Katlanmak,
Anlayış göstermek, Görmezden gelmek,
Üzerinde durmamak, İdare etmek,
Üzülmemiş görünmek, Alışmak, Alışamamak,
Sabretmek, Katlanmak, Beklemek yorgunuyum...
Tam da artık bu memlekette hiçbir şey şaşırtmaz beni sanırken,
Her seferinde yeniden şaşırmak yorgunuyum...

 Murathan Mungan

Can YÜCEL / TAM ZAMANINDA YAŞAMAK

TAM ZAMANINDA YAŞAMAK

Yemek de boş, içmek de,
Hatta yeri gelmeden sevişmek de.
Tam zamanında öpmelisin mesela güzel gözlünü,
Tam zamanında söylemelisin sevdiğini
Gözlerinin içine baka baka.

Tam zamanında açmalısın kapını
Hayatına girmek isteyenlere.
Tam zamanında çıkarmalısın
Sevginden şımarmaya başlayanları.

Tam zamanında affetmelisin kardeşini
Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını
Seni gecenin üçünde arayıp da
Kafasının iyi olduğunu söylediğinde

Tam zamanında bağırmalısın
Acıyınca bir yerin.
Tam zamanında gülmelisin
Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde.

Tam zamanında bırakmalısın içmeyi
Son kadeh bozacaksa seni
Ve üzeceksen birilerini
Ertesi gün hatırlamayacaksan.

Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli
Tam zamanında ölmelisin
Iskalamak istemiyorsan hayatı.

Haydi şimdi kalk bakalım
Silkin şöyle bir
At üzerinden hayatın yorgunluğunu,
Vakit zannettiğinden daha az
Haydi kalk bakalım,
Şimdi YAŞAMAK ZAMANI

Can YÜCEL

25 Mayıs 2012 Cuma

ATAOL BEHRAMOĞLU / ÖĞRENDİM Kİ

ÖĞRENDİM Kİ

Öğrendim ki...
Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız.
Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
Gerisini karşı tarafa bırakırsınız.

Öğrendim ki...
Güveni geliştirmek yıllar alıyor,
Yıkmak bir dakika.


Öğrendim ki...
Hayatında nelere sahip olduğun değil
Kiminle olduğun önemli.

Öğrendim ki...
Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün
Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.

Öğrendim ki...
Kendini en iyilerle kıyaslamak değil
Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir.

Öğrendim ki...
İnsanların başına ne geldiği değil
O durumda ne yaptıkları önemli.

Öğrendim ki...
Ne kadar küçük dilimlersen dilimle
Her işin iki yüzü var.

Öğrendim ki...
Olmak istediğim insan olabilmem
Çok vakit alıyor.

Öğrendim ki...
Karşılık vermek
Düşünmekten çok daha basit.

Öğrendim ki...
Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek
Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.

Öğrendim ki...
'Bittim' dediğin andan itibaren
Pilinin bitmesine daha çok var.

Öğrendim ki...
Sen tepkilerini kontrol edemezsen
Tepkilerin hayatını kontrol eder.

Öğrendim ki...
Kahraman dediğimiz insanlar
Bir şey yapılması gerektiğinde
Yapılması gerekeni
Şartlar ne olursa olsun yapanlar.

Öğrendim ki...
Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.

Öğrendim ki...
Bazı insanlar sizi çok seviyor
Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.

Öğrendim ki...
Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz
Bazıları hiç karşılık vermiyor.

Öğrendim ki...
Para ucuz bir başarı.

Öğrendim ki...
En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz.

Öğrendim ki...
Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları
Kaldırmak için elini uzatır.

Öğrendim ki...
İki insan aynı şeye bakıp
Tamamen farklı şeyler görebilir.

Öğrendim ki...
Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır.

Öğrendim ki...
Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar
Daha uzun yol yürüyor.


Öğrendim ki...
Hiç tanımadığın insanlar,
iki saat içinde,
senin hayatını değiştirir.

Öğrendim ki...
Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır.

Öğrendim ki...
Duvarda asılı diplomalar
İnsanı insan yapmaya yetmez.

Öğrendim ki...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.

Öğrendim ki...
Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin
nereden geçtiğini bulmak zor.

Öğrendim ki...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
Gerçek aşkların da!

Öğrendim ki...
Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok,
Ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

Öğrendim ki...
Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.

Öğrendim ki...
Ne kadar yakın olursa olsunlar
En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.
Onları affetmek gerekir.

Öğrendim ki...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Öğrendim ki...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın
Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

Öğrendim ki...
Şartlar ve olaylar,
Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.

Öğrendim ki...
İki kişi münakaşa ediyorsa,
Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

Öğrendim ki...
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.
Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

Öğrendim ki...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.

ATAOL BEHRAMOĞLU

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Ömer HAYYAM / Bu dünya iki kapılı bir han

Bu dünya iki kapılı bir han,
Girdi mi dertlere düşer insan.
Tanınmadan yaşamak en iyisi:
Elinde olsa da hiç doğmasan.

Ömer HAYYAM

20 Mayıs 2012 Pazar

Yunus Emre / Bu dünyadan gider olduk

Bu dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun

Ecel büke belimizi
Söyletmeye dilimizi
Hasta iken halimizi
Soranlara selam olsun

Tenim ortaya açıla
Yakasız gömlek biçile
Bizi bir asân vechile
Yuyanlara selam olsun

Azrail alır canımız
Kurur damarda kanımız
Yuyacağın kefenimiz
Saranlara selam olsun

Selâ verile kastımıza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selam olsun

Dünyaya gelenler gider
Hergiz gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara selam olsun

Miskin Yunus söyler sözün
Yaş doldurmuş iki gözün
Bizi bilmeyen ne bilsin
Bilenlere selam olsun

Yunus Emre

19 Mayıs 2012 Cumartesi

İsmet ÖZEL / ey kalbim

ey kalbim
ey suları usul usul yükselen gizli deniz
içimiz damar damar parçalansa da
dışımız lâl gibi sessiz

İsmet ÖZEL

Ömer Hayyam / Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz

c
İki başımız var, bir tek bedenimiz
Ne kadar dönersem döneyim çevrende
Er geç baş başa verecek değil miyiz?

Ömer Hayyam

15 Mayıs 2012 Salı

Aziz Nesin / İNSANLAR GİDER

İNSANLAR GİDER

insanlar gider şarkıları kalır
Şarkılar var uzun
Yüzyıllar dolanır
Şarkılar var kısa
Söylendiği yerde kalır
Şarkılar var benim şarkılarım
Söyletmezler içimde kalır

Aziz Nesin

11 Mayıs 2012 Cuma

Oktay RİFAT / YAPRAK

YAPRAK
 
Bütün yapraklarım açarsa…
Kork,
Çünkü yalnızlığım ben,
Çünkü yoksulluğum ben,
Tepeden tırnağa…

Oktay RİFAT

Ömer Hayyam / Ey güzel, sen ki bana derdi derman edensin

Ey güzel, sen ki bana derdi derman edensin;
Şimdi: "Çekil önümden" diye ferman edersin;
Senin yüzün canımın kıblesi olmuş bir kez;
Ne yapsın, kıble mi değiştirsin bu can dersin?

Ömer Hayyam

Orhan Veli Kanık / Kitabe-i Seng-i Mezar


Kitabe-i Seng-i Mezar
I

Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allahın adını,
Günahkar da sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman Efendi'ye


II

Mesele falan değildi öyle,
To be or not to be kendisi için;
Bir akşam uyudu;
Uyanmayıverdi.
Aldılar, götürdüler.
Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
Duyarlarsa öldüğünü alacaklılar
HAklarını helâl ederler elbet.
Alacağına gelince...
Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.


III

Tüfeğini depoya koydular,
Esvabını başkasına verdiler.
Artık ne torbasında ekmek kırıntısı,
Ne matarasında dudaklarının izi;
Öyle bir rüzigar ki,
Kendi gitti,
İsmi bile kalmadı yadigâr.
Yalnız şu beyit kaldı,
Kahve ocağında, el yazısiyle:
"Ölüm Allahın emri,
Ayrılık olmasaydı."

Orhan Veli Kanık

Ömer HAYYAM / Şu senin benim dediğimiz toprak neyimizdir

Şu senin benim dediğimiz toprak neyimizdir
Birkaç günlük cennetimiz cehennemizdir
Bugün su içtiğin şu testi toprak olunca
Mezarına atılır belki bir gün, kim bilir.

Ömer HAYYAM

10 Mayıs 2012 Perşembe

Can YÜCEL / BİR RESMİN KARŞISINDA (NAZIM'A)

BİR RESMİN KARŞISINDA (NAZIM'A)

Tasvir gibi bakma öyle yüzüme
Bakar gibi gökyüzüne
Mahzun mahzun
Mazlum mazlum !..
Ölmekle silinir mi sandın,
Silinir mi bre hain,
İnsanları sevme suçun ?

Can YÜCEL

ÖMER HAYYAM / Bir kalp ki onun sevmesi, aldanması yok

Bir kalp ki onun sevmesi, aldanması yok.
Tutkunluğu yok, bir güzele yanması yok.
Bin kez yazık olsun sevisiz bir yüreğe,
Aşksız geçecek günlerin faydası yok

ÖMER HAYYAM

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Yılmaz ODABAŞI / AKŞAMDIR

AKŞAMDIR
Suları
boğdu
dalgalar.
Ses hoyrat,
sevinç yılgın,
şakaklarım sonbahar…

İklimi kurak aşkların…
Yapışmış tenime ter, elime kir,
sessizliğin ortasında bir deli rüzgâr.

Akşamdır
avuçlarında marmara'nın…
Akşamdır,
şiire karıştı sular,
sularda çoğalır sevdalar;
ellerim
ah
ellerim,
nasıl
anlatsam,
gece…
Gece kokuyor çocuklar…

Yılmaz Odabaşı

Özdemir Asaf / ESKİDEN

ESKİDEN

Ne güzel insanlar vardı eskiden.
Çocukluğumuzu kaplamışlardı.
Bize masal anlatırlardı
Cinlerden, perilerden.
Büyük anneler, büyük babalar vardı.
O zaman hepsi uzaktı ölümden.
Hem sevdirir hem korkuturlardı.
Acı hikâyeleri bile tatlı başlardı.
Demek bunun için gittiler hikâyelerden.
Ne güzel insanlar vardı eskiden.

Ne güzel şarkılar vardı eskiden.
Gençliğimizi donatırlardı.
Hep iyi şeyler hatırlatırlardı
Geçip gitmiş devirlerden.
Sevgi ve ümid yaratırlardı.
O zaman her şey uzaktı ölümden.
Yanık şarkılar bile neşeli başlardı.
İster istemez saadet taşardı
Gamsız günlerimizden.
Ne güzel zamanlar vardı eskiden.

Ne güzel şarkılar vardı eskiden.
Hayâl içinde yaşatırlardı.
Güldürür ağlatırlardı
Duymadan biz, düşünmeden.
Her an bir asır kadardı.
O zaman herkes uzaktı ölümden.
Candan sevdiklerimiz vardı.
Hepsi başka güzeldi, bizi tanımazlardı.
Bütün yollarımız geçerdi gül bahçelerinden.
Ne güzel zamanlar vardı eskiden.

Özdemir Asaf

Aziz NESİN / Babam

Babam

Dünyaların en iyi babası benim babamdır
Düşmandır düşüncelerimiz
Dosttur ellerimiz
Dünyada tek elini öptüğüm
Babamdır
Kırkını geçtin adam olmadın der
Başım önümde dinlerim
Önünde tek baş eğdiğim babamdır
Sabahlara dek Kur'an okur
Anamın ruhuna
İnanır ona kavuşacağına
Bana gâvur der, diş bilemeden
Dünyada tek bağışladığı ben
Tek bağışladığım odur
Başım derde girdikçe bakar çocuklarıma
Bitürlü ölemiyorum der senin yüzünden
Çocuklar ortada kalacak
Ölemez kahrımdan benim
Yaşamak zorunda benim yüzümden
Gözlerindeki ateş bakışlarında söner
Tuttuğun altın olsun der
Çocukluğumu tek anlayan odur
Dünyaların en iyi babası benim babamdır


Aziz NESİN

Cemal Süreya / SEVGİLİM OLSUN İSTEMİYORUM

SEVGİLİM OLSUN İSTEMİYORUM
Sevgilim olsun istemiyorum..
Sevdiğim olsun istiyorum..
Hergün "görmek" değil..
Benim olduğunu bilmek istiyorum!
Elini tutmak değil..

Kıyamadan sadece gözlerine bakmak istiyorum!
İki gün değil ebediyen sürsün istiyorum!
Uğruna ölmek değil...
O'nun için yaşamak istiyorum!

Cemal Süreya